Aşkım, altın keltoşum, tuzlanmış yumurtam, söyle
bana, sevgili olduğumuzdan beri sana hiç durmadan
mektup yazdığıma ve bugün artık her zamankinden de
çok, küçük aşkım, senin kutsal adını anmamaya özen
gösterdiğime göre, sence şimdi sana mektup yazmamın
benim için bir sakıncası olabilir mi? Biliyorsun; günün
birinde, aradan yıllar yıllar geçtikten sonra, Yucatanlı bü
yükanneciğimin sandığında aşk mektupları destemi bulsunlar istiyorum. Onları bulduklarında, kocasına ihanet
eden bir kadının değil, tutkulu ve romantik, aşık bir kadının mektuplarını bulmuş olacaklar. Evet, senin tutkulu
ve romantik aşığınım ben, koca göbekli keltoşum benim,
hiç yoktan iyidir, diyecek sivri dilliler ama bilmiyorlar ki
o tatlı dilin ne kadar lezzetli, uzun ve de işinin ehli, senin
deyişinle kaymak taşından kusursuz Venüs bedenimde
öpücüklerle dolaşırken. Neyse, bu kadar zevk yeter, isimsiz aşkım benim, sadede gelelim, konu, entrikacı MR'nin,
rakibin BH ile her seferinde biraz daha yakınlaşması.
Kimi zaman fazlasıyla iyi niyetli davranıyorsun, benim
temiz yürekli sevgilim ve B'ye olan sadakatinden dolayı,
seni vicdansız bir dalkavuk gibi göstererek yıkmak isteyenlerin farkında olmuyorsun.