Kadın, bilmeyene nefs, bilene nefes'tir, Şems-i Tebrizi.
Tanrı, erkekleri evcilleştirmek için kadınlan yarattı, Voltaire.
Kadını, şarabı, şiiri, müziği sevmeyen, ömrü boyunca ahmak kalır, Goethe.
Uygarlık için ölçü, kadınların toplum üzerindeki etkisidir, Emerson.
Benim en parlak başarım, eşimi benimle evlenmeye ikna etmiş olmamdır,
Tabiatın kanunu bu... Kuvvetliler kalıyor, zayıflar gidiyor, hayat denge içinde devam edip gidecek. Tekamül teorisi işte. Bir İngiliz mi, Amerikan mı atasözü şöyle der 'Yaşamak istisnadır, ölmek kaidedir'. Bu istisnayı yani yaşamayı öyle düzenlemeli ki insan ya da ne bileyim öyle geçirmeli ki, boşa geçip gitmesin şu ömür. Çalışmak... Çalışmak lazım... Evet. Doğru. Tamamen isteğimiz dışında geliyoruz şu dünyaya... Ama çalışmaktan başka da ne yapabiliriz. Tamam. Belki dediğin gibi ölümden sonrası koyu bir karanlık... Ama başka da ne yapalım. Yok işte hiçbir şey.
Dedem derdi ki 'Askeriyede ne başta olacaksın ne de sonda, hep ortada olacaksın, hep ortada," deyip
"Babamın bir atasözü var, babam devlet dediğin hep yirmi yaşındadır, ona kafa tutmayacaksın, derdi," dedi..
"Biliyor musun, aslında tapındıklarımız bizim düşmanımızdır. İnsanlar sevilmeyi isterler, kendilerinin köleleştirilmesini değil. Eşyalar bizi köle etmiştir kendilerine ve biz köleliğimizin farkında bile olamayacak kadar büyülenmişizdir. Bu yüzden içindeki hazineyi bulamıyorsun. Dolu eve hırsız girer. Onlardan kurtul. Kişi bunu fark ederse
İşte ustalarımın öğütleri ve benim acıklı yorumlarım:
1.C: Yalnızca okuma keyfi için yazmak köşe yazarını açık denizde pusulasız bırakır.
2.B: Ama köşe yazarı ne Ezop'tur ne de Mevlânâ. Hisse hep kıssadan çıkar, kıssa hisseden değil.
3.C: Okuyucunun zekasına göre değil, kendi zekâna göre yaz.
4.A: Pusula hikâyedir. (1.C'ye aşikar
Madem beni anlamıyorsun ben de sana şu felsefeyi savurayım.bir kadına yakanın ucunu bile kaptıracağına yolda taş olmak yeğdir. "Romantizm mi ?" Safsata. sen şimdi bana inanmazsın ama ben gene de söyleyeyim, seninle ben kendimizi kadınlar meclisinde bulduk pek de hoşumuza gitti, yine de insanın kendini böyle bir meclisten ayırması sıcak bir günde soğuk duş yapmak gibidir. Erkek dediğin böyle incir çekirdeğini doldurmayan şeylerle uğraşacak zamanı yoktur, çok yerinde bir İspanyol atasözü "erkek dediğin gürlemelidir" der