Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
islamcılık-atatürkçülük-milliyetçilik-muhafazakarlık birleşip resmi bir ideoloji var etti ve toplumun yüzde sekseni bu sistemi oluşturuyor. siyasi hegemonya bitti kültür zaten yok. değişecek olan siyasi paradigma değil ikinci yol gibi görünüyor. safımız kökten değişimden yana.
Atatürk Turancılık ve İslam­cılık görüşleri için daha kesin, daha sert bir dil kullanır. Nutuk’ta Panislamizm, Panturanizm, halifecilik üzerine yer yer sert yargılar verir; bunları, demokratik ulusu Türkiye’nin amaçlarına aykırı düşler olmakla, Türk ulusunu uçurumlara sürüklemekle suçlar; halkı bir daha böyle hayaller peşinde koşanların arkasından sürüklenmemeye çağırır. Bu görüş Türk siyasal düşününde başarılmış ilk büyük devrimdir, ve o Zamandan sonra Osmanlıcı rejimin ürünü olan İslamcılık ile Turancılık, Kemalizmin bağdaşamayacağı iki görüş olmuştur.
Reklam
Atatürkçülük ve İslamcılık
Tesettür tartışmasını, milli iradeci kesim şöyle karşılamaktadır: Tesettür dini bir emirdir. Toplumda birey özel yaşamında uygular; tabii hakkıdır, ona karışamasınız, devlet karışmamalıdır (Başbakan Bülent Ecevit'in beyanları). Ama bu dini emri, TBMM'de temsil edeceğim diye direnmek, devlet iradesine milli irade rejimi yerine hilafeti geri getirmeye kadar yolu açmak demektir.
Sayfa 229 - Kırmızı Yayınları
Atatürkçülük ve İslamcılık
28 Şubat kararları bu karşıtlığın ifadesidir; bunalımın bir siyasi depremle sonuçlanmamasını, Cumhurbaşkanı'nın (Demirel), dünyanın siyasi konjonktürü karşısında memleketin yüksek çıkarlarını öne alan vatansever uzak görüşlülüğüne borçluyuz.
Sayfa 228 - Kırmızı Yayınları
İslâmcılık hareketi özgürlük adı altında ABD ve AB'den Türkiye'ye yönelik her türlü baskıyı ve tabisi "Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Atatürkçülük'e karşı zafer olarak telakki etmektedirler.
Seçim 2023 ve Modern Putçuluk
Sadece kullandığımız silahlar, kıyafetler ve evler değişti. İnsan hala insan ve akıl hala iptidai. Neticenin aslına bakıldığında bizi hayatta tutacağını sandığımız pek çok şey, yetersizliğimizin ve kul olma isteğimizin sevkiyle vücut bulan şeyler.  Bu sebeple güvenlik ihtiyacımızı karşılayacak maddi manevi istinatlar gözdemiz, davamız ve hayat
Reklam
576 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İblisin Kıblesi - Cengiz ÖZAKINCI Bu kitap bana Tuco'nun zorla (alkollüydü laf geçiremedik ;) ) satın alıp koltuğumun altına sokuşturduğu kitaplardan biri.Bu kitap için tekrar tekrar teşekkürler Tuco :) Kitabı okudum,incelemesi içinde ne yazılabilir,nasıl yorumlanabilir diye epey bir düşündükten sonra aha aşağıdaki cümleleri
İblisin Kıblesi
İblisin KıblesiCengiz Özakıncı · Otopsi Yayınevi · 2008286 okunma
Türk-İslâm sentezi. Bozkurt dan üç hilale geçiş serüveni.
1950 li yıllarda İslamcı akımlar büyümüştür.  Devletin başta korkusu “irticai faliyetler” olmaktan çok “kominizim tehlikesi” olmaya başladı. Soğuk savaşla birlikte ülkenin siyasi ve sosyal hayatı değişirken antikominist akıllarda kurumsallaşmaya başladı. Bu kurumların başında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB),  İlim Yayma Cemiyeti ve Türkiye
415 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bu roman Orhan pamuk un ilk ve son siyasi romanı. Eser kars da geçiyor. Yurt dışından gelen Ka adlı bir karakteri anlatıyor. İçinde siyasi İslamcılık, başörtüsü, millet tiyatroları, 1980 darbesi, batıcılık ve Atatürkçülük gibi konular yer alıyor. Okunabilir. Ama diger eserleri gibi çekici degil.
Kar
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma
Atatürk; Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Türkçülük (ümmetçilik-İslamcılık) Osmanlıcılık ve Prens Sabahattin'in federalcilik akımları içinde en güçlü ve tutarlı Türkçülük-Milliyetçilik görüşünden hareketle, bu görüşü ırkçı, İslamcı ve Turancı gibi bölücü sapmalardan özenle koruyarak Atatürk milliyetçiliği fikrini oluşturmuştur. 10. yıl
Reklam
Türkiye'deki siyasi atmosferin de etkisiyle biz İslamcılık akımına kapılmış din üzerinden ayrımcılık yapıyorduk, o da milliyetçilik akımına kapılmış etnik kimlik üzerinden ayrımcılık yapıyordu. Esasında birbirimizden farkımız yoktu. Ülkedeki ideolojik kamplaşma, çatışmalar her birimizi başka bir yere savurmuştu. Benimsediğimiz üslupla, yaklaşımla, farkında olmadan, mücadele ettiğimiz, karşı olduğumuz kesimleri büyütüyorduk. Çünkü hepimizin Türk olduğunu savunan MHP'li biri, hiç aklımda yokken beni Kürt yapmış, şimdi de "Benim Kürde verecek kızım yok" diyordu. MHP'lilerin bu yaklaşımı olmasaydı belki de benim gibi milyonlar Türklük, Kürtlük gibi etnik kimlik farklılıklarını önemsemeyecekti. Veyahut Kürt hareketinin kimlik vurgusu bu kadar sert ve belirgin olmasaydı, Türk milliyetçiliği bu kadar etkin olmayacaktı. Veyahut Atatürkçülük istismar edilmeseydi, dayatılmasaydı, birçok kimse İslamcılığın yanlışını, tahrip edici yönünü belki de daha önceden görecekti. Veyahut İslamcılar olmasaydı belki de Atatürkçülük bu kadar kolay istismar edilen, dayatılan bir değer haline gelmeyecekti. Zincirleme trafik kazası gibi. Hepimiz varlığımızı mücadele ettiğimiz karşıtlarımıza borçluyuz. O yüzden karşıtlarımızı değil kendimizi değiştirmeye çalışsak belki sorun da kökten çözülecek.
415 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Aşk İçinde Siyaset, Siyaset İçinde Aşk
Orhan Pamuk'un daha önce okumaya çalıştığım ama bitiremediğim 2 kitabından sonra başlarda bu kitabı da sanırım bitiremeyeceğim diye düşündüm. Ama kitabın sonunda yazarın kendi son sözünde de belirttiği gibi bahsettiği 'baş örtüsü, siyasal İslamcılık, Atatürkçülük' vs gibi konularda gerçekten basından duyduklarım doğru mu, kendi düşüncesi yazısı nedir diyerek okudum. Aslında bir şair ve onun üniversitedeki eski aşkıyla yeniden karşılaşıp yeniden aşık olmasını anlatıyor ama bunlar olurken dönemin Kars'ta yaşanan siyasal, sosyal hayatının içine yedirilerek anlatılmış. Görüşlerine katılmıyorum, yazar olarak dili, edebiyatı gayet başarılı. Okunası kitap.
Kar
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma
E. Kongar, "ağaçların bile sola eğildiği" bir dönemde 1978 yılında yazdığı bir köşe yazısında, "Atatürkçülük ile İslamcılığın temelde aynı kavramlar" olduğunu söyleyerek "Atatürkçülerin İslamcılardan korkmamasını" ve "Atatürk­çülerle İslamcıların ileriye doğru ittifakını" önermişti. E. Kongar, Milliyet gazetesinde şunları yazmıştı: "... Atatürkçüler İslamcılardan korkmayı bir yana bırak­malıdırlar. Türkiye Atatürk'ü o denli benimsemiştir ki, artık ülkede bir din devletinin kurulması olanaklı değildir. Üstelik, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalım ancak Atatürkçülerle İslamcıların ittifakı ile aşılabilir. Bu ittifak için ne dinden ödün vermeye, ne de Atatürk'ün ilkelerinden vazgeçmeye gerek vardır. Çünkü ittifak, geriye dönerek de­ğil, ileriye giderek yapılacaktır. Bir başka deyişle, Atatürk ve İslamcılık, geçmişin acılı savaşlarında değil, geleceğin umutlu yeni toplumsal ve ekonomik düzeninde bir senteze ulaşacaktır. Atatürkçülük ile İslamcılık (ki, bunlar zaten te­melde birbirinden ayrı kavramlar değildir), niçin sömürünün ortadan kalktığı ve ekonomik barış ile birlikte toplumsal ba­rışın da egemen olduğu bir ekonomik düzende ittifak ederek bütünleşmesinler?"
Sayfa 258Kitabı okudu
Türkçe düşünme düşüncesi III
Etnik ya da dini kimliğiyle Türk vatandaşlığını barıştıramayanların, yani daha açık bir ifadeyle, cumhuriyet deneyimini göz önünde bulundurduklarında, Türkiye'nin Sevr ile bir müstemleke haline gelmesini dilemiş olanların, en konforlu sığınakları sırasıyla, İslamcılık, bölücülük ve devrimcilik oldu. İslamcılık ve bölücülük arasında karşılıklı
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.