Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı'da "reform" sağlama çabaları, hep şeriatçılar tarafından baltalanmıştır. Reşit Paşa 1841'de iktidardan düşürmüştür çünkü kanun yoluyla getirmek istediği yeniliklere karşı din adamları ve onların kışkırttıkları cahil yığınlar bağnazca dikilmişlerdir. Bu zihniyet, Atatürk'ün getirdiği laiklik anlayışı sayesinde yok olup gitmişken, onun ölümünden sonra yeniden hortlamış ve Türkiye'yi yeniden eski bataklığa saplamıştır.
(Türk Devleti) devlet idaresinde bütün kanunların, nizamların ve usûllerin, bilim ve tekniğin çağdaş medeniyete sağladığı esas ve şekillere ve dünya ihtiyaçlarına göre yapılmasını ve uygulanmasını prensip kabul etmiştir. Din anlayışı vicdani olduğundan (Türk Devleti) din fikirleri devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemede başlıca başarı nedeni görür.
Reklam
Atatürk'ün dine bakış açısı
BÜYÜK DEVRİM - HİLAFETİN KALDIRILMASI VE LAİKLEŞME Bu beyanında Mustafa Kemal, sekülarizmin zorunluluğunu şu kanıtlarla açıklamaya çalışmaktadır. 1. Müslümanız. Müslümanlığı reddetmiyoruz. 2. Fakat tarih gösteriyor ki, din siyaset vasıtası yapılarak menfaat ve ihtiraslara alet edilmiştir. 3. İnanç ve vicdanımıza ait kutsal duygularımız,
Kutsal ve İlahî olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve kaypak olan ve hertürlü çıkar ve ihtirasın doğuşuna yataklık eden siya­setten ve siyasetin bütün organlarından bir an önce ve kesinlikle kurtarmak milletin, dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluk­tu. İslâm dininin yüksekliği ancak bu şekilde ortaya çıkar.
Ne var ki bu Kitâb, yani Kur ’an-ı Kerîm, yani İslâm,insanlarla yine insanlar aracılığı ile konuşur. Ona eğilen, üzerinde düşünen ve anlayan insana göre şekil kazanır. Onu konuşturan insandır.
Amaç İslamiyet’i yok etmek değil, tam aksine özü itibarıyla lâyık olduğu ulvî mevkiye yü­celterek siyasetin çıkar oyunlarından uzak tutmak; devlet işlerinden ayırmak ve en önemlisi de dini kullanarak masum kitleleri tuzaklarına düşürmeye çalışan sahte dincilerin oyunlarını boşa çıkarmaktır.
Reklam
Atatürk’ün ve genelde Cumhuriyet Dönemi din siyasetinin temeli kesinlikle dinsizlik değildir; din ve vic­ dan özgürlüğünün güvencesi olan laikliktir.
"ikra, bismi, Rabbi safsatasını esas tutmuş olan Araplar..."
Atatürk, "Camii Ezher kaçkını" dediği Zakir Kadiri'nin "İslam Tarihi ve Türkler" konusunda yazdıklarına yönelik "bilimsel öfkesini" Türk Tarih Kurumu Başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu'na gönderdiği bu zehir zemberek mektupta şöyle ifade etmiştir: "Son senelerde İstanbul'da yayımlanan gazetelerde roman
Sayfa 70 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk’ün Laiklik Anlayışı
Atatürk laiklik ilkesini, ileri sürülen bazı görüşlerin tersine, siyasal olduğu kadar, toplumsal bir yaklaşım olarak da benimsiyordu. Amaç, hukuk, eğitim, kültür alanlarını dinsel dogmaların denetiminden kurtarmaktı. Karal'ın da çok iyi belirttiği gibi, «Atatürk'e göre laiklik, geniş anlamıyla, sosyal özgürlük problemidir.» Aslında
Sayfa 396Kitabı okudu
XIX. yüzyılda İslam dünyasında İslamiyet'in nass denilen temel kaynaklarına, Kur'an ve hadise inerek hurafelerden arınmış saf bir İslamiyet anlayışı, özellikle Salaffiye (Selefiyye) ve Islah (reform) hareketleriyle ortaya çıkmış, II. Abdülhamid devrinde bu akımlar etkili olmuştur (Cemaleddin Afgani, 1838-1897) 1908 İttihat ve Terakki döneminde din ve devlet işlerinin ayrımı fikri güçlenmiş, Ziya Gökalp'in etkisiyle Türk milli kimliği, İslam kimliği karşısında öncelik kazanmıştır. Atatürk'ün din fikirleri kuşkusuz bu fikri akımın etkisi altındadır.
Sayfa 38 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Kula Kulluk Dinleri Kula kulluğun hakim olduğu dinlere inanan insanların yaşadığı toplumlar hastalıklı ve problemli toplumlardır. Din bu tür toplumlarda menfaat temin etme aracıdır. Bu tür toplumlarda bu cehaletin bedelini kula kul olmak istemeyenler de öder. Bu zihniyete sahip toplumlar kime taparsa sonlarını o taptıkları getirir. Bu
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Din ve Özgürlük
''Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir, hürdür. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz, din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz ve buna asla meydan vermeyeceğiz.'' Mustafa Kemal Atatürk.
Atatürk'ün Dine Bakışı
"Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir... Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nde her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir."
Başlarken...
"Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kur'an, Türkçe olmalıdır "
Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki, din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Mutaassıp islamcıların din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz.
278 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.