Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında Sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, Yüreğindeki duruluğa... Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol...
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Reklam
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru
Sayfa 285Kitabı okudu
426 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok güzel bir roman. Zaten Jane Austen romanlarına bayılıyorum bu da çok güzel bir romanı ve zevkle okudum. Daha sonraları bu romanın ''Aşk ve Yaşam'' adlı filmini de izledim. Bir kez daha beğendim:)
Kül ve Ateş
Kül ve AteşJane Austen · İmge · 20106,4bin okunma
...bu anlamsız, karanlık ve ölü dünya içinde yalnızlığımın bilinci, kül altında bir ateş gibi gıcırdıyordu.
Ateş dediğin yanmak için değil yakmak için vardır kızım.Olduğu yerde, hararetiyle baş vaşa kalan ve sadece kendisini yakan ateş, kıymetsizdir. Sonu bellidir; kül olup rüzgarda savrulmak. Ateş dediğin yakacak ki işe yarasın.Bana dersin ki sevdğimin yüreği neden yanmıyor? Sana derim ki kabahat yakamayandadır
Reklam
" İnsan Sevince " ismini koyduğum ve on adet öykümün bulunduğu basıma hazır ( şu ana kadar bastırabilecek bir yayınevi bulamadım ) kitabımdan sizlere bir öykümü paylaşmak istiyorum. ( En kısa öykümü paylaşıyorum.) Eleştiri ve fikirlerinizle destek olursanız sevinirim. Daha çok kişiye ulaşabilmesi için paylaşabilirsiniz. Aşk Acı
Her ateş kendi hikayesini yazar ve ateşin sırrından ateşi tanıyan anlar. Her kul kendi hikayesince biraz İbrahim.
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa... Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su , buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... Baştan alanlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kaderi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu. Bir gün gelmiş suya varmış yolu... Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş, ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...
Sayfa 101Kitabı okudu
Bugün Türkiye'de her türlü ihmal ve ihanete rağmen tasfiye edilememiş olan milli şuur, eskisinden daha canlı bir aksulâmel halindedir. Bu durum, bütün zahiri mücadelelere tesir ederek -kül altında ateş gibi- gitgide gelişmekte, yarının mes'ud Türkiye'sine vücud vermeye doğru ciddi bir gelişme kazanmaktadır.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.