Kaç yıl oldu. Yok daha bir, bir buçuk ay galiba. Okuyamama, yazamama, düşünmeme devri. Durakladığım devir. Daha Karlofça gelmedi herhalde. Ne zaman başladı - Evet, o apostroflu adamla. Dos'tmuş, Yaşa'masızmış. Dah'iymiş. Sanmıyorum.
Bitmesi lazım, bitmek lazım. Bitirmem lazım, yazmam lazım yeniden ama nasıl. "Sen hiç bitirmedin ki
¶¶
Seninle öğrendim, zamanın
geçmeyen bir avuntu olduğunu.
Yol gitse de gidilmiyormuş uzaklara
Unutmak denilen çaresiz anahtarla
Kalakalmakmış bir başına!
¶¶
Yarım saat inceleme yazdıktan sonra, küçücük bir hatayla tüm yazdıklarınızın silinip gitmesi... Sakinim. Neyseki daha önceden de tecrübe ettiğim gibi, ikinci kez yazılan yazının ilkinden daha iyi olduğunun bilincindeyim (avuntu değil, vallha bak.)
Lao Tzu-Savaş Sanatı
Savaşın Sanatı olur mu? Uzak doğunun Dövüş Sanatlarının altında yatan
(Makale)
Kölelerin ahlaki değerlere isyanları tam olarak yaratıcı bir şekilde ve yeni değerleri ortaya çıkararak içerleme ilkesinde başlamaktadır ve bu, uygun eylem çıkışlarından yoksun oldukları için telafisini hayali bir intikamda bulmaya zorlanan yaratıkların yaşadığı bir içerlemedir. Her aristokrat ahlak, kendi taleplerini başarıyla
Yer: Bursa Kitap Fuarı
Eserle gözgöze geldiğimde hınca hınç dolu bir kitap fuarında, nefes alsam diğer kitap dostlarına borçlanacağım bir atmosferde âdeta ona doğru koştum :) Burası bir sahaf standıydı ve hevesle Samiha Ayverdi'nin başka eserleri var mı diye sordum.Zira kubbealtı neşriyat stand açmamıştı ve bende de okunmuş, yaprakları sararmış
İnsana avuntu vermeyen bir şey düşünmek mümkün mü? Daha doğrusu, avuntudan nasibini almamış, avuntu içermeyen bir şey? Bilmenin bizzat kendisinin avuntu olması, bir çıkar yol olabilirdi..
Benim memleketimde ancak zenginler çocukluklarını yaşayabilirler. Benim memleketimde ancak zenginler gençliklerini yaşayabilirler. Benim memleketimde ancak zenginler yaşlılıklarını yaşayabilirler. Benim memleketimde... Yellelli yeleliiiii... Yellelli yââââr yâââââ...
Vicdan hürriyeti varsa, inancıma saygı göstermek zorundasınız; size acıyorum.
Yine de insan bir avuntu bulmalı...
Küçük yerde büyük görünmek kolay oluyor.
Şimdi neden bazı politikacıları seyis atına benzettiğimi anlamışsınızdır. Çünkü bunlar kendi kendilerine yürüyemezler, koşamazlar; ille önlerinde, gölgelerinden gidecekleri başka bir politikacı bulunacak..
Yazar, bir heyecan adamıdır.
Yalnız yazarları değil, genellikle bütün sanatçıları ya yarı deli ya da tam deli görmek eğilimi vardır.
Ortam mortam diye bir şey yok, ne demek ortam? Hiçbir Türk yazarı, yazı yazması için bir ortam arayacak duruma gelmemiştir. Nerede, neresini, nasıl bulursak, orada yazmak zorundayız.
Dinsizin hakkından gelse gelse imanı çok kuvvetli olan gelir.
Elverişli yazma ortamı'' ne demek? Hayatımda hiç böyle bir ortam görmedim, nasıl olduğunu da bilmem. Yazılarımın pek çoğunu cezaevi koğuşlarında, cezaevi hücrelerinde yazdım; acaba buralar elverişli ortam mı sayılır? Eğer öyleyse bu ortamları ben hazırlamadım. Bu elverişli ortamın doğmasını beklemeye kalkarsak, ho hooo, biz değil, bizden sonrakiler de daha çok beklerler...
Artık bize gurbet göründü, bu memleket haram...
hafıza polisi, bilinmeyen bir adada günden güne kaybolan nesnelerin ve tüm bu sürece adapte olan/olmaya çalışan insanların öyküsü. adada her gün bir nesne kaybolurken, bu nesnelere dair insanların zihinlerinde uyanan izlenimler de bir bir yok olur. fakat bu yeterli değildir. ada halkı ellerinde kalan bu nesneleri ve onları çağrıştıran her şeyi de