Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aydınlanma çağı - Fransız aydınlanma düşünceleri
1. Otoritelere başkaldırma 2. Rasyonalizm 3. Aydınlanma fikri 4. Kültürel iyimserlik 5. Doğaya dönüş 6. İnsancıllaştırılmış Hıristiyanlık 7. İnsan hakları
Sayfa 357 - Pan
Aydınlanma Çağı
"Önce Fransız Aydınlanma Çağı hakkında başlıca bilgileri anlatmam gerek. Sonra kabaca Kant'ın felsefesine bakarız, ardın dan da Romantizme. Tam da bizim işimize yarayacak bir filozof olan Hegel'e geliriz böylece. Onu ele alınca da, Hegel felsefesiyle ateşli bir hesaplaşmaya girişmiş olan Kierkegaard'la da tanışmadan olmaz. Marx, Darwin ve Freud'dan da bahsetmemiz şart. Bitirirken biraz da Sartre ve Varoluşçuluğa değindik mi, planımızı gerçekleştirebiliriz."
Sayfa 354 - Pan
Reklam
Aydınlanma Çağı'nın Yorulmaz Dâhisi ve ışık saçan keskin zekâsı Jean-Jacques Rousseau, "Kızlar erken yaşlardan itibaren engellenmeli ve bastırılmalıdır ki, erkekleri memnun etme hususundaki tabii vazifelerini kolayca benimsesinler," demişti. Kendi çocuklarını da engellenmeleri için bir yetimhaneye kapatmıştı.
Britanya Empirislerinden, Hume:
"Hume, 1711'den 1776'ya kadar yaşadı. Düşünceleri bugün en önemli empirist felsefe olarak kabul ediliyor. Ayrıca, büyük filozof Immanuel Kant'a esin kaynağı olması bakımından da önemli Hume. Hume İskoçya'da, Edinburgh yakınlarında yetişti. Ailesi hukukçu olmasını istiyordu. Ama kendi eğilimi oldukça farklıydı, 'felsefe ve bilgi konuları dışında kalan her şeye karşı aşılmaz bir isteksizlik duyduğunu' söylüyordu. Büyük Fransız düşünürleri Voltaire ve Rousseau gibi Hume da tam Aydınlanma Çağı'nda yaşamıştı. Avrupa'da uzun geziler yaptıktan sonra Edinburgh'a döndü. En önemli eseri olan 'İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme' yayımlandığında yirmi sekiz yaşındaydı henüz. Söylediğine göre, bu kitaptaki temel fikir daha on beş yaşındayken aklına gelmiş."
Sayfa 303 - Pan
+ Locke
Locke cinslere özgü rollerin tartışıldığı yeni dönemde yetişmiş ilk filozoflardandı. Daha sonra kadınların eşit haklar elde etmesinde önemli bir rol oynayacak olan adaşı John Stuart Mill'i çok etkilemiştir bu açıdan. Zaten Locke ancak 18. yüzyıl Fransız Aydınlanma Çağı'nda tam anlamıyla güçlenecek olan pek çok liberal fikri önceden ifade etmiş bir düşünürdü. Örneğin güçlerin ayrılması ilkesini ilk savunan odur..."
Sayfa 301 - Pan
Giderek artan sayıda Müslüman entelektüel gelenek adı altında onlara intikal eden birçok uygulama ve düşünce biçimlerinin kısır ve değişmez hale geldiği ve hem sosyal hem de bilimsel ilerleme yolunda bir engel teşkil ettiğine dair inancın hem içinden hem de dışından gelen eleştirilere katılıyordu. İslam'ı tümüyle reddetmek ve Batı'yı
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Batıdaki aydınlanma çağı, dinsel bilimleri dinler tarihi, din fenomenolojisi, din sosyolojisi, din psikolojisi, din felsefesi gibi kollara ayırmıştır.
Sayfa 6 - Umuttepe YayınlarıKitabı okudu
Bu hala bu yanılgıdan kurtulamadık.
Tanrı'ya yalnızca ahlak düzeyinin güvencesi gözüyle bakmak Aydınlanma Çağı'nın yanılgısıydı.
"Antik Yunan - Orta Çağ - Rönesans" kurgusu:
1800-1950 yılları arasında Batı zihni, kendini, insanın tekâmül etmiş hâli olarak görüyordu. Onlara göre, Avrupa dışı in- sanlar, Avrupalının alt sürümleri ve gelişmemiş halleri idi. Bunun için bir Orta Çağ - Rönesans kurgusu faydalı bulundu. Kurguya göre, "Orta Çağ'da, Antik Yunan bilgisi Batı'dan gittiği için Batı, bir karanlığa girmiştir ve Yunan bilgisine tekrar ulaştıkları dönemden sonra muhteşem Aydınlanma Çağı'nı hazırlayan süreç başlamıştır." Antik Yunan bilgisinin, tekrar yüce Avrupa'ya ulaşmasını sağlama konusunda, Müslümanlara da bir yan rol biçilmişti. Onlar karanlık çağdayken biz bu bilgiyi alacak, ona orijinal pek bir katkı sağlamayacak ve onu geliştirebilecek yegâne uygarlık olan Avrupalılara iletecektik. Onlar daha sonra bu bilgi ile ilerleyecekti ve bizim, tarihteki görevimiz son bulmuş olacaktı.
Sayfa 349
Teorik düzlemde postmodern düşüncenin kökleri Frankfurt Okulu'nun Aydınlanma eleştirisine, hatta Nietzsche'nin hakikat eleştirisine kadar geri götürülebilir. Nitekim Nietzsche, hakikatin "metaforlardan... oluşma taaruz halinde bir ordu" olduğunu, dünyanın ardında "yatan tek bir anlamı değil, sayısız anlamları"?
Sayfa 145 - Sentez Yayınları, 2015.Kitabı okudu
Reklam
''Günümüzde genellikle radikal bir çağdaşlaştıncı ve Batılılaştıncı olarak bilinir. Bu tanım doğrudur ama yeterli değildir. Ülkesini, dünyanın en zengin ülkeleriyle aynı düzeye getirmek için Batı yöntemlerini ithal etmiştir çünkü, zengin ülkelerin büyük çoğunluğu Batı' da bulunmaktaydı. Ama onun hedefi taklitçilik değil, evrensel bir uygarlığa katılmaktı; Avrupa'nın Aydınlanma Çağı düşünürleri gibi, dine ve dinin neden olduğu ayrımcılığa karşın insanlığın ileriye doğru gitmekte olduğunu görmüştü. Gerçek bir bağımsızlık mücadelesinin, herkesi kapsayan laik bir ilerleme ilkesi adına, her ulus tarafından kendisi için yapılması ve böylece gelişmiş ülkelere karşı düşmanlığa yer bırakılmaması gerektiğine inanıyordu. Uygar insanların oluşturacağı evrensel bir toplumu ülkü edindiği için anti-emperyalistti. Her şeyden önce o bir kurucuydu, çağımızın en büyük ulus-yaratıcısıydı.''
Sayfa 9 - Remzi Kitabevi
İslam neden bildiği yoldan gitti ve Bir Akıl Çağı, bir Aydınlanma ve bir Hümanist Devrim yaşamadı? Bazı tarihçiler Kuran'daki savaşa çağıran bölümlere işaret ediyorlar, ama bizim soykırıma çağıran kutsal metinlerimizle karşılaştırıldığında bunların hiçbir önemi yok ve hiçbiri zekice tefsirlerle ve zamanla değişen normlarla üstesinden
Sayfa 404Kitabı okudu
Aydınlanma Çağı
Bütün soru "olmak ya da olmamak"tan ibaret değildir. Soru aynı zamanda ne olduğumuzdur. Et ve kemikten oluşmuş gerçek insanlar mıyız? Dünyamızdaki şeyler sahici mi? Yoksa her tarafımız salt bilinçle mi çevrili?
Sayfa 324Kitabı okudu
Batıda "aydınlanma çağı" sonrası devreyi yaşıyoruz. Çevre problemimiz, AIDS ve benzeri meselelerimiz var. Fakat bilim adamları çözüm üretemiyorlar. Sanıyorum hayatın kalitesi artık ilerlemiyor. İnsanlar gittikçe hayal kırıklığına uğruyorlar ve hayat insanlar için daha güvensiz hale geliyor. İran'a gittiğimde kırsal kesimde yaşadım ve bir şey çok iyiymiş halde ettim insanlar daha mutlu, daha mutmain idi. Batıda ise daha karmaşık, daha problemli ve daha tatminsiz bir toplum görüyorsunuz. Bence hayat ne kadar basitse insanlar o kadar mutlu.
Aydınlanma Çağı'ndan beri kabul gören bir görüşe göre, bilimin akıl dışı inançları ortadan kaldırabilmesi gerekirdi. Oysa teknoloji ilerledikçe, Ortaçağ insanından bile daha "bön" bir insan üretmektedir. Niçin? Çünkü Ortaçağ insanı, sınırları önceden belirlenmiş bir dünya görüşü çer- çevesinde, Weltanschauung, birtakım saçmalıklara inanmak durumundaydı. Halbuki, günümüz insanı "tutarlı dünya vizyonunun desteğinden yoksun olarak yaşamak duru- mundadır ve sağlam dayanak noktalarının yokluğunda, her şeye inanır, çünkü böyle olmaması için hiçbir neden yoktur"
Sayfa 111 - İletişim yayınları video politika
803 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.