Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayna benim en iyi arkadaşımdır. Çünkü ben ağladığımda, o asla gülmez
Ben/im Benim geceyi söndüren sonsuz parmaklı büyücü, bulutların arasından şehre güneşi dağıtan benim. Sabahın mor kıvılcımını, piyanodaki son at, dalga ve dalgakıran benim. Mektup benim, zarf ben, benim yelkene dolan hava, yelken, yelkende parçalanan martı ve hallaç benim. Benim bu ayna, bu suret- Bu yüz: Benim.
Reklam
Bir Martıyı Ağlattın Sen bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık kütür kütür küfrediyor gece imanıma bir yaprak kırılıp suya düşüyor su yaralanıyor su kanıyor şelale! ah nasıl titredim tensiz bir piyanist büküldü sanki kesişen ayrışık doğrular gibi çarpışıverdim yüzünle. Yüzün öyle düzgün suna bir elyazısı yüzün yüzüme aksedince yüzün ayna alnımda yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı! bitmemiş bir ömrün yalanısın sen: kabuslarımın tabiri çocukluğumun arta kalanısın! öldüreceğim kendimi dudaklarınla dudaklarin etle, şehvetle seferber sen! bana inen son kutsal kitap son fakir yatır son aciz peygamber! bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık
Sayfa 55
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap şimdi bitti.Sonu gerçekten çok zekice gerçekten hiç ama hiç aklıma gelmezdi katilin kim olduğu :)) çok iyi kurgulanmış bir hikayeydi . Miss Jane Marple çözdü yine çok zeki bir karakterr :))şehvetle , şiddetle öneriyorumm :)
Ve Ayna Kırıldı
Ve Ayna KırıldıAgatha Christie · Altın Kitaplar · 2012801 okunma
İkinci Abdülhamid’in kıskanç cãriyesi ãh’ının ateşiyle gök katlarını değilse de,muzdarip ruhunu incecik oyma işleriyle oyalamaya uğraşan padişahın marangozhãnesini ateşe veriverdi.Zarar ziyan cãriyenin kalbinde mi,marangozhãnede mi daha fazla,bunu tarihler yazmıyor.say:54 Bahtınıza Ekim’lerde hep İstanbul düşüyor.İstanbul bahtınıza hep Ekim’lerde düşüyor.Daha iyi vurulmanız daha iyi ölmeniz için her halde.İstanbul Ekim’de geçmişten ve gelecekten mürekkep çünkü.Üstelik salt kendi geçmişinden değil;sizinde geçmişinizden mürekkep.Önce ışık oluyor.Sonra su.Ve mavi.Ve yıldız.Bir Beyoğlu tramvayı,bir ãmãnın laternasında istiklãl caddesi uzantısı bir hüzün.Köşe başlarında ulysses’in bakışı,kestanecilerin kapı tuttuğu kitapçılarda taze mürekkep kokusu.Boşluğa dağılan buhurumeryem:bir şiirin sancısı.Bir sap gül:bir hayatın yarısı.Neden kalbimizin bütün acılara açık yerinin adı şãir.say:62 Sarayı olmayanın sultan olmadığını kim iddia edebilirdi? Ve bir ayna derinliğine dökülen görüntüleri ne yapabilirdi.
Ağ dışarı uçtu ve uzaklara gitti. Ayna birden boydan boya kırılıverdi. Lady Shalott "lanet üzerime geldi," diye haykırdı.
Reklam
Ya Şeytan, bu Öteki, aslında Aynı ise? Ya baştan çıkartma büyük düşmanlığı başlatan olaylardan biri değil de, sadece ikili'ye yönelik basit ve üstü kapalı imaysa? Ya bu düello ayna karşısında gerçekleşmişse? Ya (bizim tarihimizin onun kısa süre içinde yitip gidecek görünür bir biçimden ibaret olduğu) ebedi tarih hep aynı olmuş olmakla kalmayıp bizzat Aynı'nın özdeşliğinin ta kendisiyse ve bölünmez olanın belli belirsiz biçimde benimsenmesi ve önünün açılmasıysa?
S.E.S Der ki... Susuyor sözlerim verilmiş sözler tutulmayınca. Ay bile güneş bile tutulmuyor mu Rab'den emrolunca? Bir düşünürün sözünü düşünmeden kabul etmek gibi düşüncesiz ilhamlar vermeye kalkıyorlar üstelik... Ben S.E.S, susuyorum, konuşmuyorum sanıyorlar... İçimde konuşan susmayan dur durak bilmeyen bir karanlık var... Camdan bir kapı... görmüyor gözümüz ama var.... Çarptım kırılmadı yaralanmadım... ama güldüler kırıldım yaralandım... Konuşurken en doğru olduğunu söyleyenler suskunluklarında korkabilirler kendilerinden... Camı ayna yaptılar bedeni gördük, gözlerimizi kapattık ruhumuzu görmeye çalıştık... Ama derin bir karanlık vardı onu kendimiz sandık.. Oysa ayna ile beden arasında mesafeden daha uzaktır ruh ile göz arasındaki mesafe... Sabır gerekir uzun uzun beklemek gerekir ruhu görmek için önce geçmişten geçmek gerekir... Karanlığın içinde çizgi film gibi başlar şekiller renkli renkli oynar, sonra birileri belirir ruhunun derinliklerinde tanıdığın yabancılardır onlar... Kendine gelene kadar kimlerden geçersin hatırına gelmeyen, belli ki hatır kalmıştır birinizde... Sonra güneşin sesini duyarsın annenin dilinden uyanırsın kendinden..................... S.E.S..........................
Küçük bir gerçek: Ben orak falan taşımıyorum. Sadece soğuk olduğunda siyah kukuletalı bir pelerin giyiyorum. Beni uzaktan tanımanızı sağlayan kurukafaya benzer bir yüzüm de yok. Gerçekte nasıl göründüğümü bilmek ister misiniz? Size yardım edeyim. Ben devam ederken siz kendinize bir ayna bulun.
"Neydin sen?!. Bir rüzgâr mıydın da, şöyle bir esip geçtin? Bir ayna mıydın ki gözlerimi kaybettim içinde ve şimdi ne seni, ne de kendimi görebiliyorum? Neydin sen?!"
Reklam
kendini bulduğun şeyler vardır ya, ayna gibi mesela birçok şey beraberinde yok olur / onları kırdığında...
Aynaların mevcut olmadığı bir dünyada yaşadığını tasavvur et. Yüzünü hayal edersin, onu içinin bir çeşit dışa yansıması gibi hayal edersin. sonra varsayalım ki kırk yaşında sana bir ayna uzattılar. Dehşetini bir düşün. Tamamen yabancı bir yüz görürsün. Ve kabul etmeye yanaşmadığın şeyi net bir şekilde anlarsın. Yüzün, sen değilsin...
Duvarda beyaz bir delik var. Ayna bu. Bir tuzak. Bu tuzağa düşeceğim, biliyorum. Düştüm işte. Aynada gri bir şey beliriyor. Yaklaşıp bakıyorum kurtaramıyorum kendimi.
Sayfa 36 - Can Yayınları 23. Baskı, Mart 2014Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.