Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gurbette, yabancı diyarlarda gibiyim; yerime, evime, kaynağıma dönmek arzusunun bir açlık gibi içimi bayılttığını duyuyorum. Aynı İstanbul'un içinde İstanbul'u arayarak ve artık bulamayacağımı pek iyi anlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Ben İstanbul'un, eski İstanbul'un, o şahsiyetli ve güzel İstanbul'un iç yüzünü afacancasını tanıyan bir evladıydım; onu ben ne iyi anlardım... Sanki o da bana ayrıca, herkese yaptığından fazla yüreğini açardı. İşte ben, bu pek iyi tanıdığım ve pek çok sevdiğim vücudu kaybettim. Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum."
Anlattıklarını dinledim ve her kelimesini hafızama işledim. Sanki insan rüzgara kapılan bir yaprak veya dağılana kadar gökyüzünde dolaşıp duran bir bulutmuş gibi başına gelenlerden dolayı kaderini sorumlu tutuyorsun. Fakat ben aynı kanaatte değilim. Allah sana güçlü bir vücut ve zeki bir kafa vermedi mi? Lokman'a rastladığın zaman bu meziyetlerini nerede bırakmıştın? Aklın başında değil miydi? Yoksa bir ruh hastalığına mı tutulmuştun? Veya derin bir uykuda mıydın? Böyle bir durum seni kurtarabilirdi. Aksi halde ise...
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
''Freud'un bir incelemesini hatırlıyorum.Edna S.Histerik burun felci vakası.tavşan taklidi yapması rica edildiğinde bunu beceremiyordu..Bu olay çoğunlukla acımasız arkadaşlarının arasındayken onda büyük endişe yaratıyordu.'hadi Liebchen,bize nasıl tavşan taklidi yaptığını göster bakalım'sonra hiç utanıp sıkılmadan burun deliklerini
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aynı Yıldızın Altında sanıldığı gibi sırf ölümü, kanseri bütün şeytani olasılıkları anlatmıyor bize. Onu okurken gülüyorsunuz, üzülüyor, sinirleniyorsunuz ve elbette ağlıyorsunuz. Sevgiyi, ailenin önemini anlıyorsunuz. Ölüme sırıtabiliyor, iki insanın nasıl bu kadar uyumlu olabildiğini düşünüyorsunuz. John yeşil gözlü bir canavar. John ezer. John ağlatır. John sövdürür. John tekrar tekrar okutur. -kitabın en yıkıcı anlarında ki duygularım. Ben bu kitabı anlatmak için kullanacağım kelimeleri seçemiyorum çünkü gerçekten hiçbiri o statüye erişemez. Aynı Yıldızın Altında'nın arasına yüzlerce kitap girse de hiçbiri bu kitabı unutturmayacak, hiçbiri o akıp giden sayfalarda gizlenmiş gülümsemelerin, acıların yerini tutamayacak, hiçbiri bir Gus ve Hazel olamayacak. Ve kimse Augustus gibi güzel mektuplar yazıp, sigaraya gücünü vermeden ağzında tutamayacak. 'Sonsuza dek' olarak biçilmiş bir kelimenin serüveni anca bu kadar güzel olabilirdi. John kalbimize yerleşen bir kurguyla -ki kurgu olsa bile böyle hayatların var olduğunu düşünüyorum- seni ömrümün en iyi yazarı olarak seçiyorum. Ben evrenin yıkma ve yok etme ihtiyacına kurban gitmeden bu kitapla tanıştığım, kitaplığımda bir çok kitap gibi bir köşede duramayacak kadar kapaktakı can alıcı rengiyle buluştuğum ve Gus'ı bir İdol olarak gördüğüm için çok mutluyum.Bu mutluluğu herkes tatmalı.
Aynı Yıldızın Altında
Aynı Yıldızın AltındaJohn Green · Pegasus Yayınları · 201723,2bin okunma
"Ben de ona iyi olup olmadığını sordum. "Suya gömülmeye devam ediyor," dedi. Çölde bir lütuf, okyanusta bir lanet."
Kendimi, içinde bir şeylerin vuku bulduğu fakat "ben" ve "bana göre"nin olmadığı bir yer olarak görüyorum. Her birimiz birtakım şeylerin meydana geldiği bir tür kavşağız. Kavşaklar tamamen pasiftir; oralarda bir şeyler gerçekleşir. Bir başka yerde, aynı derecede geçerli ancak farklı bir şey vuku bulur. Tercih yoktur, bu sadece bir şans meselesidir.
Reklam
Adına yaşam kavgası denen kavgayı karnımızı doyurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararına aykırı davranışlara dek götürebilir. "İnsanlık", bir kavram olarak bulunmadan ve sulandırılmadan çok önce, kitle olarak vardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hayvan gibi hepimizin içinde derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle, yaşına karşın, dünyanın en genç hayvanı, en öz yaratığı, ereği ve geleceğidir. Onun üzerine hiçbir bilgimiz yok; hala bir birey olduğumuz varsayımıyla yaşamaktayız. Kimi zaman kitle, gök gürültüsünden örülü bir fırtına içinde her damlanın yaşadığı ve aynı şeyi istediği coşkun bir okyanus gibi saldırı üzerimize. Bu saldırının hemen ardından parçalanıp gitme alışkanlığını henüz koruduğu için, fırtına geçince yine biz olarak, zavallı ve bırakılmış şeytancıklar olarak kalırız. Bir zamanlar bu denli çok, bu denli büyük, bu denli bütün olduğumuzu anılarımıza sığdıramayız bir türlü. ... Bir gün gelecek, kitle artık parçalanamaz olacak; belki de önce bir ülkede başlayacak, sonra orayı çıkış noktası yapıp çevresinde ne varsa yutarak ilerleyecek; ta ki artık Ben, Sen, O kavramı değil, ama yalnızca kitle var olacağından, kitlenin varlığına ilişkin tüm kuşkular ortadan kalkana dek.
Sayfa 460Kitabı okudu
Ben de bir gün canlı manken görmüştüm vitrinde. Sonra aynı adamı sokakta sigara içerken seyrettim.
Sayfa 400Kitabı okudu
Büyülenmiş gibi ilerliyorum. Ben sözünü tutmayan köyün çocuklarından biri değilim, o da fareli köyün kavalcısı değil ama böyle bir müziğin etkisinden kurtulmak imkansız. Benim “ha demeden hayran olan” bir gönlüm var, o ise aynı şeyi anlayan iki kişiden birinin tebessümüyle bakıyor yüzüme.Bir selam gülümseyişi bu. Çünkü sevdim ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim.
"Bir hemşire gelip dışarı çıkmam gerektiğini, ziyaretçilerin içeri alınmadığını söyledi ve ben de onun iyi olup olmadığını sordum, hemşire de, "Suya gömülmeye devam ediyor," dedi. Çölde bir lütuf, okyanusta bir lanet.
Sayfa 317 - İkinci ParagrafKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.