Gökçen'nin öncülüğünde... Birkaç arkadaşımız da var okuyup değerlendireceğiz inşallah.
Şu ana kadar kimimiz babasına, elimize kalemi alıpta mektup yazmıştır? Ya da kimimiz babasına bayağıdır söyleyemediği şeyleri yazarak anlatmıştır?Aslında
THEBAİ ÜÇLEMESİ #2
Başlamadan: Bu gibi mitlerin bilinmeyen bir şeyi anlatmadığı ve yıllar boyunca dile getirildiği için içerikle ilgili bilgilerle karşılaşmayı da doğal karşılayınız.
Bu incelemeyi okumadan, konu bütünlüğünü sağlamak için Kral Oidipus kitabının incelemesini okuyunuz: #30619141
Üçlemenin ikinci
Bazarov sadece Rus soylularının gösteriş merakıyla değil, gök gürlediğinde İlyas peygamberin gökyüzünde arabayla dolaştığına inanan köylülerin batıl inançlarıyla da alay eder.
Viyolonsel çalmak gülünç bir uğraş, kimyayla uğraşmak şiir yazmaktan yirmi kat daha faydalı, üzerin de deney yaptığı kurbağalar edebi metinlerden çok daha ilginçtir ona göre. Puşkin'i küçümser ve edebiyattan hoşlanan Nikolay Petroviç'e, Puşkin yerine materyalist filozof Ludwig Büchner'i okumasını salık verir.
Doğadan topladığı su böceklerini incelemek için mikroskobunun başında saatler geçirirken "genel olarak bilim diye bir şey" e inanmadığını söylemektedir; "birtakım bilim dalları var" dır sadece.
Babalar ve Oğulları
Akıllı olsun derler analar babalar
Oğulları doğduğunda.
Ben ise aklımla
İçine ettim tüm yaşantımın.
Şimdi, yalnızca
Bilgisiz ve düşüncesiz biri
Olmasını diliyorum oğlumun.
O zaman rahat bir yaşam sürer işte
Bakan olarak kabinede.
Babalar ve Oğullar, Ivan Turgenyev’in kaleme aldığı bir romandır, eserde yazar dönem Rusya'sının toplumsal görünümünü, siyasal yapısı, aile yaşam koşullarını kendi yetiştirilme şeklini göz önünde bulundurarak açıklamaktadır. Romanın kurgulanmasında 19. yüzyılda gerçekleşen toprak reformunun büyük katkısı olmuş, yeniliklerin ele aldığı konular ve
Oğulları eşcinsel olan iki baba ( biri siyahi biri beyaz), bu durumu kabullenemeyip oğullarına sırtlarını dönmüşler, bu iki genç adam evlenince de tüm lişkiyi kesmişlerdir. Onlara göre bu durum utanç vericidir. Ahlâki değerleri yok sayarak babalarını mutsuz etmişlerdir. Fakat bir gün, polis bu iki babanın kapısını çalar. Oğulları öldürülmüştür.
Kurbanlar asılmadan önce, herkese son istekleri soruluyordu.
Babalar, oğullarını darağacında görmek istemiyorlardı.
Seid Rıza, henüz 17 yaşını bitirmemiş Reşik Hüseyin'e ayrıca düşkündü. Onu darağacında asılı görmek istemiyordu.
— Beni oğlumdan önce asın, dedi.
Yusufanlı Kamer de, “beni oğlumdan önce asın” diyordu.
Fakat tersini yaptılar. Babalara, son anlarında evlat acısı yaşattılar. Seid Abdülkadir ve Şeyh Said'in idamında olduğu gibi, önce oğulları asıp babalara seyrettirdiler.
.
İnsanın hayatı zaten pamuk ipliğine bağlı, ayakları altında her gün bir uçurum peyda olabilir. Bu yetmiyormuş gibi, kendi elimizle hayatımızı mahvetmek için bin bir çareye başvuruyoruz.
Akıllı olsun derler analar babalar
Oğulları olduğunda.
Ben ise aklımla
İçine ettim tüm yaşantımın.
Şimdi yalnızca
Bilgisiz ve düşüncesiz biri
Olmasını diliyorum oğlumun.
O zaman rahat bir yaşam sürer işte
Bakan olarak kabinede.
Akıllı olsun derler analar babalar
Oğulları doğduğunda.
Ben ise aklımla
İçine ettim tüm yaşantımın.
Şimdi, yalnızca
Bilgisiz ve düşüncesiz biri
Olmasını diliyorum oğlumun.
O zaman rahat bir yaşam sürer işte
Bakan olarak kabinede.