........hükümdar cihanı bayındır kılar. Taşradan yeraltı suları için kanallar açar, ırmaklara yataklar yaptırır, büyük suların akışı için köprüler inşa eder, yerleşim birimlerini düzenler, tarlaları ekime elverişli kılar, surları yükseltir, yeni şehirler kurar, yüksek yapılar ve görkemli meskenler tesis eder, ana ve işlek yollarda konaklar bina eder, ilim taliplileri için medreselerin inşasını buyurur. Böylece bu kubbede hoş bir seda baki bırakır; kazandığı duaların sevabına da diğer cihanda nail olur.
"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim."
Hâdimli Hoca (Müfessir, Konyalı Mehmed Vehbi Çelik), Zeynelabidin ve Ziya Efendilerin yurt dışında vefat etmiş bulunmaları dolayısıyla şu sözleri söylemiş:
- Yeryüzünde yatacak yer bulamadılar; vatan onları dışarı attı..." Buna karşılık amcam şöyle demişti: "Birisini Beytullah bağrına bastı; diğerini de Muhammed Mustafa sancağı altında sakladı... Bir Cennetü'l Muallâ'ya diğeri Cennetü'l Bakî'ye gömüldü... Bu zatlar Müslüman Türkün Müslüman kalmasından başka ne için çalıştılar, başka ne istiyorlardı? Onlar için böyle konuşup da Türkün Müslüman kalmasını istemeyenlere sevgi saygı göstermek, büyük bir âlimin şanına yakışır mı?" -devamı yorumda-
Sayfa 173 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Dedem Hacı Veyis Efendi-, Amcam, Vehbi Efendiye Dargındı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu, zail oldu ve olmalı. Garb husumeti, İslâmın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir, baki kalmalı.