İnsanın, olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.
Sayfa 32
Zeus insanların ateşle çok güçlü olacağını kendisine baş kaldıracağını, hatta onu tahtından indireceğini düşündü. Bu yüzden Prometheus'u insanlara ateşi verdiği için acımasızca cezalandırdı. Prometheus Kafkasya dağlarında dev bir kayaya zincirledi. Her gün göklerden bir kartal indi. Prometheus'un ciğerlerini gagaladı, parçaladı yedi. Prometheus dayanılmaz bir acı içinde kıvrandı. Ama ciğerleri, her gece yeniden büyüdü. Böylece acısı hiç bitmedi. Prometheus bu işkenceye rağmen insanlara olan sevgisinden vazgeçmedi.
Sayfa 122 - Vaveyla YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Zeus aşkına Demokritos, çok doğru ve yerinde konuşuyorsun, böylesine dingin bir ruh halin- de olduğun için mutlu olduğunu düşünüyorum. Ancak ne yazık ki, ben bu dinginlikten payımı alamadım." O, "Niye alamadın Hippokrates?" diye sorunca, şöyle cevap verdim: "Tarlalar, hane halkı, çocuklar, borçlar, hastalıklar, ölümler, uşaklar, evlilikler ve bu türden baş- ka şeyler beni bu dinginlikten alıkoydu." Bunun üzeri- ne bu adam her zaman yaptığı gibi kahkahalarla güldü ve benimle alay etti, ardından sessizliğe gömüldü. 1360] "Şimdi dünyaya, niçin güldüğünün bir açıklamasını yapmak zorunda olduğunu bil." Bana delici bir bakış attı ve şöyle dedi: "Benim gülmemin iki nedeninin ol- duğunu, iyi şeylere de kötü şeylere de güldüğümü düşü- nüyorsun. Aslında sadece bir şeye, aptallıkla dolu, dü- zelme nedir bilmeyen, tüm planlarında bebek gibi olan, bir kazanç elde etmeyecekse bitimsiz zahmete katlan- mayan, ölçüsüz arzularından ötürü dünyayı bir uçtan diğer uca, köşe bucak gezen, gümüş ve altın eriten ve açgözlülüğüne bir son vermeyen, her daim daha fazlasına sahip olmak için delice bir arzu duyan, geride kalmaya katlanamayan ve kendine mutlu demekten utanmayan insana gülüyorum."
Sayfa 7
"Kamu yararı, kamu hizmeti" unutulmuş, "köşe dönmecilik" baş tacı edilmişti...
İnsanın, mümkünse karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama saadetini yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkânın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini kaybetmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız: In solis sis tibi turba locis. Issız yerlerde kendin için bir âlem ol. Tibullus
Mevlana'nın, Nasrettin hoca (Ahi Evran'a)saldırması
Fakat Mevlâna'ya muhalif olanlar arasında biri vardır ki, Mevlâna onu kendisinin baş düşmanı olarak görmektedir. Bu baş düşmanını "Mesnevi"de hiç adıyla anmamıştır. Onu Dabbag (Derici), Mar-gir (Yılancı), Hace(Hoca), Danişmend (Bilge kişi), Lala (Şeh-zade muallimi), Nasuh (Nasihatcı), Ahi(Feta) gibi meslek bildiren sözlerle ve daha çok da Cuha (Hocacık), İblis (Şeytan), Muhannes (Eşcinsel), Pelid (Çirkef), Mar ve Ejder (yılan), Kundeh (Pes-paye) Bed-huy (Kötü huylu), Köse ve Hadım gibi aşağılayıcı, tahkir ve tezyif edici sözlerle anmıştır.
Geri165
656 öğeden 651 ile 656 arasındakiler gösteriliyor.