Selam 1000k sakinleri. Ben bir kitap okudum, hem bu kadar geç okuduğum için üzüldüm hem de dünyayı saran bir hastalıktan bahseden bu kitabı dünyayı saran bir hastalığın olduğu bu dönemde okuduğum için fazlaca heyecanlandım.
Kitap 1912 yılında yayımlanmış olup 2012 yılında dünyayı saran "Kızıl Veba" isimli hastalığın uygar toplumu nasıl yok ettiğini anlatıyor. Kitabın baş karakteri Profesör Smith yani Granser, salgından sonra oluşan ilkel yaşamı görmüş son kişi. 2070'li yıllarda, artık son zamanlarını yaşayan Granser torunlarına her ne kadar uygar toplumu anlatsa da hiç görmedikleri medeniyet onlara anlamsız geliyor ve dünya kendini tekrar ediyor...
Kitapta değinilen bir konu da hastalık sonrası oluşan batıl inançlar ve umut tacirleri! Yalancı, doktor bozması tiplerin peydah olup insanları aslı astarı olmayan şeylerle kandırıp, onların korkularından beslenmeleri! Ne kadar bilindik, tanıdık bir durum öyle değil mi?
Galiba kitap "kıyamet sonrası dünya" senaryolarının temelini oluşturuyor. Salgın, virüs vb. konularla yazılmış, beyaz perdeye aktarılmış bildiğim bütün hikayeler vardı 60 sayfalık kitapta. Jack London'un 1912 yılında ortalıkta güncel bir salgın olmazken yüz yıl sonrasında gerçekleşebilecek böyle bir hikâye oluşturması beni çok etkiledi. İnsanların tepkileri, sadece kendilerini düşünmeleri ve içlerindeki ilkelliği, şiddeti gün yüzüne çıkarmaları, günümüz şartları içerisinde düşünmeye çok müsait mesajlardı.
Bugün okumak için uygun bir konuda olan bu romanı kaçırmayın bence. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,5bin okunma
Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Kumarbaz Dostoyevski’nin kendi hayatının 10 yıllık bunalımlı bir döneminden gerçek bir kesit olmakla birlikte, 20’li yaşlarındaki aşk ve kumar tutkusunu anlatan sürükleyici, akıcı bir roman. 1866 yılında kaleme aldığı varsayılıyor.
Bu romanı nasıl yazdığı ise enteresan; Dostoyevski dünyaca ünlü olan yapıtı Suç ve Cezayı yazdıktan sonra o
"Köylülerin en gözde eğlencelerinden biri yakaladıkları kuşun tüylerini rengârenk boyadiktan sonra sürüye katılması için gökyüzüne salmakti.Parlak renklere bulunan kuş sürünün bir parçası olmanın güvenine sığınmak için hemcinsleriyle buluştuğunda diğerleri bu boyalı kuşları kendileri için tehlike addederekaninda saldırıya geçer,gagalariyla parçalayıp canını alırlardı."s:251
2.dunya savasi sırasında ailesinin yaşama şansını artırmak için, bir köylüye teslim ettigi altı yaşındaki çocuğun hikayesi.Ama ne hikaye.Sadece saç ve ten renginden dolayı yaşadığı,tanık olduğu vahşi, acımasız,gaddarca,insafsızca olaylar.Okurken"Hayır,daha fazlası olmasın,bilmek istemiyorum"diyerek okuyorsunuz geri kalan hikayeyi.Cehalet,batıl inançlar her şeyin dahada kötü olmasına sebep oluyor.Sadece oyun oynarken düşüp dizi kanadigi için acı çekmesi gerekirken,yaşadıkları ve gördükleri insan olan için çok fazlaydı.Ve sonuçta o çocuk sadece intikam istedi.Kesinlikle okumaya değer bir kitap.Kitap hissettirdikleri bakımından çok ağır geliyor.Yazar,ne kadar inkar etsede kendi otobiyografisiydi. Yazarın kendi ideolojik düşüncelerini, duygusallığı kullanıp okuyucuya empoze etmeye çalışmış.
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,612 okunma
YouTube kitap kanalımda Hakkari'de Bir Mevsim kitabını önerdim: ytbe.one/b1teQgT1toE
Hakkari'de Bir Mevsim kitabına yapılan incelemeler benim için ikiye ayrılır: Öğretmenler tarafından yazılanlar ve öğretmen olmayan kişiler tarafından yazılanlar. Bu inceleme öğretmen olmayan bir kişinin bakış açısından yazılmıştır.
Yokuş aşağı
Fetih fetih dediniz,
Yürekleri yumdunuz.
Feth-i ekber feth-i kulûb,
Nasıl da unuttunuz?
Bu dizeler kalbi olan herkesi etkilediği gibi beni de etkiliyor.
Hepimizin kanayan yarası olan kırık kalpleri ne zarif bir üslupla anlatmış şair.
Kelime ve anlam dünyası da ufku gibi geniş bir şair Yunus Kokan.
Kitabın başında şiire öyle tanımlar yapıyor