Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beria
Sevdiğim bir kalbe Nasıl veda edebilirim bilmiyorum Beria Gidiyorum bir yerlere Oturuyorum küçük bir esnaf kahvesine Bir çay söylüyorum(demli) Bilirsin Beria her zaman demli çay içerim En koyusundan, katran gibi derler ya
Oğuz Atay adına sahte alıntılarla mücadele kılavuzu
⭕ Oğuz Atay adına Sahte Alıntılar derlemesi❗ Not: Alıntıları toplayan ben değilim, alıntıları derleyen kişiler, bizzat araştırma sonucu derlemiştir. Ben sadece teyit amaçlı, bir faydası dokunur umuduyla paylaşıyorum. Ulaşmayı kolaylaştırmak açısından bio'ma da sabitleyeceğim... ____________________________________ Biliyor musun
Reklam
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğdeliyim. İlk okula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca; hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
İnsanlık
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği (Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.) (Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun. youtu.be/A3CK21RhynY )
Ama O Benim En İyi Arkadaşım..
Gitmek dediğin şey, sen bir tren ya da bir otobüs camından dışarı bakarken bir kaç ev bir kaç ağaç ve bir kaç elektrik direğinin kalkıp yürümesi değil mi ? Bir kaç ağaç yürüyor yanım sıra. Bir ev yürüyor. Balkonunda bir kadın sabah güneşine karşı bebeğini emziriyor. Sol omzundan bebeğin beline kadar uzanan bir yazma örtmüş. Biz yazma deriz ince
Ama çok güzel...
Bütün tabirlere caizim Beni teşbihlerin tamamı hatasız En malum şekliyle ilanım Uzun lafın kısası, çok yoruldum Allah'ım Bazen düşünüyorum da, çok düşünüyorum Aynı yerden kaç kez kırılır ki bir insan Evet, bende tahammül yok ama biliyorum Artık tahammülde de ben yokum Acaba diyorum Allah'ım, bıkmak da benden bıkmış mıdır? Ortanın da
Reklam
Okunmaya değer gerçek bir yaşam hikayesi..
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğde'liyim. İlkokula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca, hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam, sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım, çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
NEREDEN BİLECEKSİNİZ!
(Şubat Ayı Öykü Etkinliği) Taş çatlasın otuz beş yaşındayımdır. Camekandan öyle gözüküyor. Erken yıpranmış bir genç veya kendine iyi bakmış bir orta yaşlı olma ihtimalim de var. Yakışıklı değilim. İnsanın kendisine çirkin demesi öyle kolay değil de işte karanlığım biraz çirkinim. Bir şiirdendi sanki bu. Şiir falan hatırlıyorum.
Benim ümidimi benden alma Allah'ım.   Güz geldi Ruhan… Bilirim pek seversin sen böyle yağışlı, yumuşak soğuksu tatlı havaları. Yollarda ışık yansımaları, ben penceremde yine seni düşünüyorum. Karşımdaki sokak lambası yağmurun şamatasına kapılmış, yansımaları dans ediyor yıldız yıldız. Cama vuran damlalar sokağın görünebilirliğini kesse de
Sevgi nedir? Yok, nutuk vermeyeceğim; budur, odur, öyle sevilir, böyle sevilmez diye. Ama bildiğim bir şey var. Seviyorsan, ne olursa olsun ondan vazgeçmezsin. Yaptıklarında hata bile olsa ki buna emin değilsen ilk ona sorman gerek, onu olduğu gibi kabul edersin. Yargılamak kolay. Kalp kırmak çocuk oyuncağı. Hayat çok kısa aslında biliyor musunuz? Evet, biliyorsunuzdur... Kimin ne yaşadığını, bir sanise sonra bile neler olacağını bilmeden yargılamayın. Düşünüyorum da bazen, durduk yere incinenler, beni ne diye sevmişler? Yada hangi huyum için? Ne buldular da bende, "yanlış anlamışım" diyerek vazgeçiyorlar? Sorun değil! Doğarken yalnız geliyoruz, mezara da yalnız iniyoruz. Kimse ama kimse olmuyor ıssız gecelerimizde çektiğimiz kalp sancılarımızda. Boş verdim artık. Hayatı, duygularımı, hüzünmüş, mutlulukmuş. Geçmiş, gelecek, hayallerde dolanmakmış. Anlık tutunuyor insan hayata. Anlık yaşıyor. Bir tek amellerimizle yargılanacağız ister bu dünyada, ister gittiğimiz yerde. Giderken haber edin de kapıya kilit vurayım. Soğuk algınlığına karşı bünyem zayıf. Bi kalp sancısını güç bela kaldırıyorum, bir de sinir hastası olmuş muyum bilmiyorum da, bari o kapıları bir daha kimse açamasın. İsteğen üzerine alınabilir. Yeter canımın acıdığı, kırmayın ki kırıklarımdan yara almayasınız!
Kitabsever
Kitabsever
Reklam
Söyle Delâl Bir Yere Varmakta Ben Kadar Zorlanan Birini Tanıdın Mı ?
Tüy gibi hafif, berrak ve ele geçmez bir günde, güne hiç bir ağrım olmamasının mutluluğuyla başladım. Böyle güzel böyle duru günlerde daha fazla gitmek isteği duyarım. İçimden daha kalabalığım dışarda göründüğümden. Cümbür cemaat içimden gitmek isterim. Fiilen bir yere gitme imkanım olmadığında içimden düşerim yollara.Bu yüzden ben otogarlarda ve
Eski Bir Şarkı, Eski Bir Yazı
Bazı şeyler vardır, ta en başından düzensizliğini fark edersiniz. İçinde sizi rahatsız eden bir şeyler vardır. Bu ne dersiniz, ben buna mı kaldım - gitmeliyim buradan. Bakmamalı- dinlememeli- sevmemeliyim bunu. Kaçmak istersiniz ondan, bu bazen bir film olur - tinto brass filmleri gibi belki. Bazen bir şarkı olur, bazen bir kitap, bazen de bir
Küçükken hep farklı yorumlardım hayatı..
Sanırım en büyük aptallığım tüm insanları iyi sanmamdı.. Ne bileyim çok düşünen bir kızdım. Her şeyi düşünürdüm o minicik vücudumla, mesela en çok düştüğüm zaman ağlardım , düşüncelere boğulurdum... Ben her düştüğümde annem yaramla ilgilenir , babam da hep kızardı bana , ''Hiç mi bir insan ayaklarının üzerinde duramaz '' , ''Önüne bakar insan
Güzel bir hikâye. Pişman olmayacaksınız umarım beğenirsiniz
Bir gün bir adam kütüphaneye gider. Kütüphanede bir aşk kitabı bulur. Kitabı okur ama öyle bir okur ki bazı sayfaları tekrar çevirir okur. Kitabı bitirir kapatır ve derin bir iç çeker. "Vay be böyle aşk yaşayanlar kaldı mı ki?" der. Ve kitabın kapağını tekrar açar. Aa bakar ki kitabı daha önce alıp okuyanların ismi vardır.  Içinde bir
Öhöm öhöm... (hep bir topluluğa konuşma yapmak ve bu şekilde başlamak istemişimdir.) Biraz erken bir konuşma yapacağım çünküüü şu an aklıma geldi ve daha fazla düşünürsem korkup yazamayacağıma eminim. Ben Ebrar Bektaş, takipçilerimin çoğu biliyodur zafen. Günlerden 25 Ocak Perşembe 2024, saat 21 sularında bu konuşmayı sizlere yapsamda
234 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.