Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Varken "iyi ki varsın" diyebilmek....
Bu uygulamayi çoğu zaman içimi boşalttığım bı sayfa gibi görüp, elimden geldiğince üzeri örtülü cümlelerle kendime,zamana bı iz bırakıyorum Ama bugün, 'derdim bendeki saygınlığını kaybeder' düşüncesini atıp. Sadece bir kişinin sonuna kadar okuyup bı hatırlatmaya vesile olması niyeti ile perdesiz yazacağım.. acının edebiyatını yapıp
İyileşiyorum..
Neyin varsa kaldırıp çöpe attım saçlarımı kestirdim hemen sarıya boyattım birtanem diye kaydetmiştim ya hani telefonuma sildim derhal herkes gibi adını yazdım. Sensizlik bana çok iyi geldi ne kadar da ihmal etmişim kendimi umrumda değil iyi ki bitti omuzlarımdan koca bir yük gitti çoktan alıştım yokluğuna inan ki .. Attım kendimi sokaklara dokundum sarhoş yabancı ellere üstelikte hiç pişman olmadan ama halimden hiç memnun kalmadım . Aslında iyiyim gerçektenbir kere özgür hissediyorum carpraz yatiyorum yatakta oh be diyorum her şey tamamen benim artık canım ne isterse onu yapıyorum ama bazen bilhassa akşam olurken bir tuhaflik olmuyor değil sizliyorum, özlüyorum resimlerini atamıyorum mesela bakamıyorum kızıyorum çok kızıyorum üzmek istiyorum seni canını yakmak istiyorum sonra yatisiyorum sana da üzülüyorum ama iyileşiyorum ya iyileşiyorum..
Reklam
Cahillik, bilgisizlik, insanlık ve hayırlı kötülük
Benim cahillik anlayışım okumamış olan değil. Cahil, benim için sürdüğü hayattan bir şey öğrenememiş olandır çünkü insan olmak, ahlâklı olmak, doğruyla yanlışı ayırt etmek vs. asla ders kitaplarıyla sınırlı değil; birini düşündüğünde onu mutlu ettiğini görüyorsun, birine kızdığında onu korkuttuğunu ya da üzdüğünü görüyorsun, sevdiğin bir insanı
Yazmak geçip giden günlerin ya da küçük önemsiz şeylerin kişisel tarihime kaydını düştüğüm bir gereksinme, bazen de zihnimde biriken bir yığın düşünce kırıntısını, irili ufaklı sorunu kendimden uzaklaştırarak arındığım bir tür ayin. Büyük şeyler bir yana, yaşamımda olup biten küçük, önemsiz şeyleri yazmanın beni rahatlatan bir yanı var. Zaman zaman yazdıklarımı okuduğumda kimilerini o kadar önemsiz buluyorum ki niye yazmışım bunu diyorum. Sonra gerisini okuyorum ve bu türden küçük şeyler üstüne yazarak anılarımın kapısını açtığımı, kendi hakkımda düşündüğümü anlıyorum.
Sayfa 235Kitabı okudu
528 syf.
·
Puan vermedi
Gökçen
Merhabaaa Bugün size okurken asla bitmesin isteyip, sonunu deli gibi merak ettiğim bir kitapla geldim Gökçen kız masalını bilir misiniz ? Kalbi sadece sevdiğine olan Gökçen kız... İki asker ailenin çocukları olan Gökçen ve Murathan. Daha çocuklukta aşıktılar birbirlerine. Babaları Yusuf ve Ali silah arkadaşıydı. Askeri lojmanda asla birbirlerinden ayrılmayan Murahtan ve Gökçen babalarının aynı gün, kol kola şehit olmasıyla hayatları tuzla buz olur. Gökçen 6, Murathan 8 yaşındayken ayrılırlar birbirlerinden. Herkes kendi memleketine döner. Kepçük ve Pamuğun hikayesi de burada başlar aslında... Yıllar geçer Murathan babası gibi Özel Kuvvetler Askeri olur. Gökçen küçükken Kepçüğüne söz verdiği gibi doktor olur. Tayininin Murathanin olduğu yere çıkmasıyla tekrar kavuşurlar. Peki sizce yıllar sonra Murathan Pamuğunu, Gökçen'ini tanıyabilmiş midir? Gökçen Kepçüğünü, Murathan'ını tanıyabildi mi ? Hiç unutmamışlardı ki... Hani bazen kendinizi o kitabın içinde hisseder, yeri gelir kahkahalarla güler yeri gelir hıçkıra hıçkıra ağlarsınız ya aynen öyle oldu benim içinde. Asla bitmesin dediğim ama sonunu çok merak ettiğim bir kitaptı. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok güzel kaleme alınmış. Okuyucuya o duyguları çok güzel yansıtmış. 2. kitabına çabuk kavuşmak dileğiyle diyorum Elinize, kaleminize sağlık.
Gökçen
GökçenLoresima · Ephesus Yayınları · 20231,543 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap hakkında çok fazla inceleme olsa da yine kendim de yazmak istedim. Kitabı ilk okumak istediğimde hem dışardaki yorumlar olsun hem de sıkılacağımı düşündüğüm için bir çok defa alıp bıraktığım okuduktan sonra da buna çokça pişman olduğum bir eser. Kitapta üçüncü dünya savasindan sonraki düzenden bahsedilse de aslında okurken bunun yanında bir çok şey öğrenmekteyiz. En basitinden kitabı okurken insan ister istemez 'güven' duygusunu çokça sorgulamakta bence. Çünkü kitaptaki düzende sürekli insanların evlerinde dahi izlendiği bir ortam mevcut. Kendimiz bile bazen izlendiğimizi düşünüp huzursuz oluyorken kitapta bütün bir hayatın o şekilde geçtiğini düşününce aslında ne kadar da zor bir psikolojik baskının kitapta anlatılmakta olduğu gösterilmekte. Herkes de öyle oldu mu bilmem ancak ben kitabı okurken kitap kafamda daima soluk gri renklerde canlandı ki bu huzursuzluğun en içten gösterilebilecek durumu bence. Kitapta geçen ana karakterimiz de sistemin dayattığı kurallara uymak zorunda çünkü uyulmadığı takdirde uygulanan cezalar ister istemez insanı buna itmekte. Hatta kitaptaki küçük yaştaki çocuklar bile sisteme o kadar uygun ve bağlı büyütülüyorlar ki ilerde sisteme karşı hata yapan kendi aileleri bile olsa bunu şikayet etmekten asla çekinmiyorlar. Ana karakter yaşadığı aşk sonucu bir çok şeyi sorgulasa da bu sorgulama kendisi için hiç de iyi bitmemekte. Kitabı çok geç okumuş olsam da hiç okuyamamış olmaktan daha iyi diyorum. İsminin duyulması ve gerçek bir baş yapıt olmanın hakkını sonuna kadar veren bir eser. Okuyacaklara keyifli okumalar...
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,8bin okunma
Reklam
130 syf.
10/10 puan verdi
Selamm Kitapsever dostlarım Bugün sizlere muhteşem bir kitabın yorumu ile geldim. Hani bizi en sefil hale getiren şey vardır ya aşk!! İşte şimdi size yarım kalmış bir aşk hikayesi ile tanıştıracağım Bitmemiş işler, er geç bizi bitiriyor. Yaşanamamış aşklar, söylenememiş sözler, ifade edilememiş duygular ki kızgınlık, öfke, korku, mutluluk vs...kısacası içimizde kalanlar, eksik kalanlar, tamamlanamayanlardır bitmemiş işler..bazen yanındakine söyleyemediklerindir, bazen de gidene kaybettiğine söyleyemediklerindir... 17 yaşında olan kızımız Mavi üniversite okumak için yurt dışına gitmek ister. Çok zor olsa da babasına bu fikrini çok çabuk kabul ettirir. O da sırf annesinin baskılarından kurtulmak için. Heyecan içinde üniversite hazırlıklarını yapan Mavi evde anne ve babasının seslerinin yükseldiğini duyar. Babası ise sadece "sus lütfen" Mavi duyacak der. Annesinin söylediği çoğu şeyi duyan Mavi babasının hayatında bir başka kadın olduğuna artık kendini inandırır. Ama bunu babasına konduramaz. Uzun bir aradan sonra Türkiye'ye döner Mavi ve önce gitmesi gereken bir yer vardır. Terapistinin de bu yüzleşmeyi yapmazsa, her zaman eksik kalacağını söyler. Ve o adrese babasının aldattığı kadını bulup Masal ile yüzleşmeye gider. Veee buradan sonra Masal'ın hikayesi başlıyor. Ve Mavi bu kapıyı çalıp hesap sormaya geldiğinde Masal'ın anlattığı gerçekler yüzüne tokat gibi çarpıyor. Gerçeklerle yüzleşiliyor. Masal Mavi'ye neler anlattı. Tüm bu cevapları öğrenmek için bu yarım kalmış aşk hikayesini mutlaka okuyun diyorum. Gözüm kapalı, yüreğim açık önerimdir bu kitap. KESİNLİKLE TAVSİYEDİR
Yankılanan Cevaplar
Yankılanan CevaplarFahriye Özkan · İkinci Adam Yayınları · 20246 okunma
bazen şunu diyorum kendime sahi sen kimsin? peki asıl soru kime göre kimim? Tanrı, toplum, akraba, aile,arkadaş, manav, bakkal kime göre kimim? tamam toplum hastalıklı bir yapı da benim marjinalliğim ne kadar rasyonel ;ne zamana kadar marjinal olacağım, yalnızlık, arada kalmışlık, kimlik, statü endişesi veya değişikliği, falan filan, birde şu var sanırım para, cemaat /cemiyet kavramı, eş arayışı veya ruh eşi arayışında ki standart, kriter vs neye göre şekillendi, kendini aşmak derken gerçekten kendimimi aştım yoksa kendimi aşma arzusu içerisinde kaygı, melankoli, toplumdan uzaklaşma/farklılaşma derken şuan topluma uyum sağlamak ile eleştirmek arasında bir yerde kaldım sanırım, nihilizm, hedonizm, entelektüel kaygılar /yalnızlık vs derken şuan nerdeyim, ne istiyorum, ne amaçlıyorum veya neyin peşindeyim, kimim ben? (kim olduğum üzerine kimlik problemleri!!!)
Evet, nasıl ki o koca vatan parça parça dağıldıysa, fikirlerim, ideallerim, bütün hayatım gözlerimin önünde eriyor. Yok, endişelenme, henüz bedenim yerli yerinde, ne var ki ruhum epeydir can çekişiyor. O kadar acı verici ki, bazen neden uzatıyorsun bu işkenceyi diyorum. Bazen kendi elimle son vermek istiyorum bu hazin maceraya. Sonra vazgeçiyorum. Ölümden korktuğumdan değil, yaşamayı sevdiğimden de değil, sadece o tuhaf merak duygusu yüzünden. Ama belki de bütün bunlara gerek kalmayacak, ülkenin yeni sahipleri son verecekler yorgun bedenimde hâla çarpmayı sürdüren bu inatçı kalbin çırpınışlarına.
Sayfa 16
68 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Stefan Zweig'in kitaplarını, anlatım dilini, hikayeyi ele alış şeklini genel olarak seviyorum. Beni hikayenin içine çekip o hikayede ki karakterleri hem anlamaya hem de kendi hayatımda olanlarla bağdaştırdığım olayları daha çok düşünmeme ve farklı bakış açısı ile bakmama sebep oluyor. Bazen de evet böyle düşünmekte çok haklıymış diyorum.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,5bin okunma
Reklam
Geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda korktum birden, kusacak gibi oldum ”olur öyle” dedi palyaço, ”herkes alçaktır biraz” ”otur ulan!” dedim, bağırdım ona ben bazen bağırırım biraz ”Rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
496 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Sarsılan Saray
Padişah etrafında Osmanlı tarihi denilince tam olarak böyle bir kitap arıyormuşum meğer. Kitapta ayrıntılar içinde boğuluyordum doğrusu. Belli bir süre Padişah’ın etrafında varolan bir devletin, yüzyıllar geçince padişahı nasıl sembolik hale getirir ? Padişahın da herkes gibi bir insan olduğunu, onu değerli yapan tek şeyin üzerinde oturmuş
Sarsılan Saray
Sarsılan SarayGilles Veinstein · Kronik Kitap · 20237 okunma
sürç-i lisan
allah’ım, ey kafa dengi allah’ım espri anlayışına sığınaraktan yazıyorum ölüp yanına geldiğimde, bu şiir başıma iş açmasın n’olur rahman’sın, rezzak’sın, muğni’sin, canımın içisin zerre yalanım varsa mürted olayım gerekirse berbat olayım vaktin malikisin, ezelin öncesi, ebedin sonrası ey sistematiğine tav olduğum, sen ki rızkınla ne bolsun bu sene
Bazen öyle cevaplara dilimi tutuyorum ki.... Herkes benim penceremden bakmak zorunda değil ve ben kendimi doğrultmalıyım diyorum. Derdim dinimi yaşamak olsun da gerisini hallederiz inşallah.
Hayatımda hiç aşık olmadım. 18 yaşındayım ve daha önce hiç sevgilim olmadı. Kimseden hoşlanmadım bile. Karşıma doğru insan çıkmadı belki evet, ama konumuz şu ki, tüm bunlara rağmen ne zaman bir aşk şarkısı dinlesem hüzünleniyorum. Bazen kendimden gizli sevgilim mi var diye düşünmüyor değilim. Çünkü şarkı ayrılığı anlatıyor ve ben ağlayacak gibi oluyorum. Şarkı özlemi anlatıyor başımı sallıyorum. Evet diyorum ya, evet! Özlemden öleceğim diyorum. Ama kimi özlüyorum? Yok. Kimse yok. Benden giden kimse olmadı. Çünkü bana gelen kimse olmadı. Ben de kimseden gitmedim. çünkü ben de kimseye gitmedim. Yani sevgili Cem Adrian, haklısın, ben onu çok sevdim. Ama kimi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.