Şimdi ise artık psikoloji dayanak alınıyor, ve genç insana "seni biliyorum, hoşuna gitmeyecek", "seni tanıyorum, sana göre değil" deniyor. Böylece artık hiçbir deneyim yaşanamıyor. Hayal kırıklıklarından, hatalardan bir şeyler öğrenmek artık mümkün değil. Kişi, tanındığı öne sürülerek, ondan saptırıldığı için arzu bile yön belirleyici değil artık. Hata artık amaçta değil öznede. Hayat, insanın deneyiminin öncelenmesiyle bir anlamda otomatik olarak mekanikleşiyor. İnsanın kendisine "yanıldım, bunu beğenmedim, bu bana göre değilmiş" demesiyle, birilerinin ona "yanılacaksın, onu beğenmeyeceksin, sana göre olmayacak" demesi arasında fark var. Yaşamak ya da yaşamamak, fark burada. Kuşkusuz insan ilk durumda "zaman" kaybettiğini, diğerinde ise çok kesin olarak kazandığını düşünebilir. Ama "zaman" kaybetmeyi kabul etmeyerek öznel zamanı, bizi var kılan, kendi hayatımızı yaşadığımız duygusunu veren zamanı, başkalarının değil kendi zamanımızı kaybediyoruz.