Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yanii çok trajikomik bir ölüm olmuş.
Yeniçeri ocağı kaldırılınca Bektaşi tarikatı yasaklanır. Dönemin en büyük kurbanı Şanizade Ataullah olur. O da felsefi düşüncelerinden ötürü Bektaşilikle suçlanıp sürülmüş, ancak sonradan affına dair hüküm gelince idam hükmünün geldiğini sanarak kalp krizinden ölmüştür.
Osmanlı tarikatları denetledi Resmi ideolojiyi tehdit eden tarikatları kontrol altına almak için yapılan ilk müdahale, 18. yüzyılda merkez tekke uygulaması oldu. Bektaşi tekkelerine "babalık" atama yetkisi Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı'na verildi. Sa'diler lstanbul'da Abdüsselam Türbesi'ne, Kadiriler Tophane'de İsmail Rumi Dergahı'na ve Uşşakiler Kasımpaşa'da Hüsameddin Uşşaki Asitanesi'ne bağlandı
Reklam
Bektaşilik sunni Kadiri tarikatı kollarından ehlisünnet bir tarikattır. Hacı Bektaşı Veli de şeyhdir.
2.Mahmut, aslında hanedanın gücünün sinirlı kalışındaki sebepleri kavramış olmalıdır. Yukarıda anılan "saray darbeleri"nin önüne geçmenin gerekli olduğuna inanarak, uygun fırsat kolladığı açıktır. Nitekim, kendi mutlak iktidarın sağlamlaştırmanın yanı sıra. "devleti de kurtaracak" köklü ıslahat hareketlerinin başlatılması, ancak; darbelerin icracısı durumundaki Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasıyla mümkün olabildi. 1826'da Yeniçerilerin kışlalari topa tutularak dağitildi ve Ocak'la özdeşleşmiş olan Bektaşi Tarikatı da takibat altina alindi. Önde gelen Bektaşi babalarından üçü alenen asıldı ve bir çoğu sürgüne gönderilerek, tekkeleri kapatıldı. Ocagın kapatlmasından sonra II. Mahmut. uzun zamandan beri beklettiği Islahat Hareketlerini bir bir gerçekleştirmeye başladı.
Sayfa 46
İbadet kuralları yanında sezgi gücünü yükselten sema', raks, zikir teknikleri gibi vecd (extase) haline götüren yöntemler özellikle Anadolu'da tarikatlarla yayılmış, şehirlerde yüksek kültür çevrelerinde tasavvuf felsefesi ve Mevlevi tarikatı ile en yüksek noktasına ulaşmışken Türkmen halk çevrelerinde, Babai, Kalenderi, Abdal, Bektaşi erenleri ile bambaşka dini bir hayat ve başka bir yaşam tarzı egemen olmuştur. Dervişler ile medrese uleması ve Danişmendler arasında şiddetli bir rekabet görülmüştür. Ama devleti temsil eden otoriteler, özellikle devletin selametini her şeyin üstünde tutan bürokratlar, her iki akımı aynı anlayış ile benimsemişlerdir..
Sayfa 142 - Kronik KitapKitabı okudu
Burada unutulmadan altı çizilecek husus, Ahmed-i Yesevi geleneklerinin Anadolu ve Rumeli sahasında 15. yüzyıla kadar yalnızca Haydari tarikatı çevrelerinde; 16. yüzyılda ise buna paralel olarak Bektaşi muhitlerinde İnhisar etmiş olduğudur.
Reklam
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Geyikli Babaya iki yük rakı ve şarap hediye!
Bu derviş gazilerden kerametine inanılan Geyikli Baba, Alevi-Bektaşi geleneğinde kuvvetle benimsenen bir Yesevi tarikatı şeyhidir. İslam uğruna “gaza” yapan Geyikli Baba, “arak” (“rak”) da içmektedir. Sultan Orhan’ın yakın dostu ve hürmet ettiği bir zattır. Hatta, Bursa’nın fethine katılan Geyikli Baba bizzat müritleriyle Kızıl Kilise mevkiini fethetmiş ve bu zaferini kutlamak için Orhan Gazi ona “iki yük arak ve iki yük şarap” göndermiştir.
Nakşbendîlik, Mevlânâ Hâlid Bağdâdî (ö.1242/1826) ile Hâlidîlik adını alarak XIX. Yüzyıl İslâm dünyasının en yaygın tarikatı haline geldi. Özellikle Bağdadi'nin halifelerini ilmiye sınıfından seçmesi, Yeniçeri ocağının kaldırılıp Bektaşî tekkelerinin kapatılması sırasında, Bektaşî dergâhlarına Nakşî-Hâlidî şeyhlerin tayin edilmesi, devlet ricâliyle sultanların bu tarîkata ilgi duyması, Hâlidîliğin önemini artırdı. Suriye Nakşi-Halidileri hâlâ Türkiye ile de irtibatlı bulunan Hani, Guftaru ve Haznevi aileleri temsil edilmektedir.
Sayfa 148 - Ensar NeşriyatKitabı okudu
Bölünmeler
Genel olarak toplumda ve içerisindeki özel gruplarda bölünmeler görülüyordu. Bazı Çerkezler milliyetçilerin tarafını tutarken, bir kısmı sultanın emrinde olmayı yeğliyordu. Kürt aşiretleri, her zamanki gibi, umutsuz bir biçimde bölünmüşlerdi. Muhafazakar dindarlar, milliyetçi dava için faal olarak çalıştıklarını gördükleri 'dinsiz ittihatçıların' iktidara tekrar gelmesinden korkarken, din adamlarının çoğu, dini bütün insanların savunulmasının yabancı askerlerle çevrili bir halifenin merhametine bırakılamayacağını düşünüyorlardı. Dini kurumların dışında kalan bazı dervişler, milliyetçi görüşlerin içeriğinde dinsizlik olduğu duygusuna kapılırken, yerleşik din kurumlarına karşı çıkan Bektaşi tarikatı mensupları, bu hareketi sultanın baskısına karşı bir denge unsuru olarak görüyorlardı.
Reklam
Türklüğün Kayboluşu!
Nisan 1939'dan itibaren kazanımların yok edilmeye ve eğitim içinde eğitimsizlik başlamıştır. Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Piri Türkistan Ahmet Yesevi Arap ve Acem kültürüne karşı Türk Ocakları kurmak üzere Anadolu'ya Erenler yolladığını ve bunlara; "Türklerin içerisini geziniz nerede Araplık ve Farslık kuvvetli ise orada Ocak açarak biriniz otursun. Arap'ın kültürünü, Fars'ın edebiyatını Türklerin dilinden çıkarmak, bu iki korkunç vaziyetten kurtarmak üzere can, baş vererek mücadeleye devam etmeye vazife biliniz." der. İkinci Mahmud, 17 Haziran 1826 tarihinde Yeniçeri Ocağı ile birlikte Bektaşi tekkelerini de kapattırmış, tekkelerin mallarına el koydurmuş, tarikat mensubu müfrit şeyh ve dervişleri, merkez dışına sürgüne gönderimiştir. Bu süreçte “kadim” addedilerek yıktırılmayan Bektaşi tekkelerinden elverişli olanlar cami, medrese veya mektebe çevrilmiş ya da Nakşibendi tarikatı mensuplarına dağıtılmıştır. Erdebil Ocağı'nın koruma ilkesi, zaman içerisinde Arabi ve Farsi kültüre teslim olmuştur. "Kızılbaş" olarak adlandırılan Türk Töresi, "Alevi" sözcüğü olarak değiştirilerek, Kızılbaşlık'ın temel ilke olarak "Türk" olma şartı, "Alevi" olduktan sonra aşınmalar yaşayarak, "hümanist bir yapı yüklenmiş ve bozulmalar devamında Arabi ve Farsi bir yapıya sürüklenmiştir. Yavuz ve Şah İsmail çekişmesi devamında yaşanan bu "yozlaşma", Başbuğ ATATÜRK ile öze döndürülmeye çalışılmış, ancak ölümü ile Nakşi-Sunni felsefe tekrar üstünlük kazanmıştır. Akan ŞAHİN 30.05.2023
İşte bu yüzdendir ki Balım Sultan Bektaşi Tarikatı'nın gerçek kurucusu ve gelenek içinde "Pir-i Sani" olarak kabul edilmiştir.
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.