”aşk sizi çağırdığı zaman onu izleyin, yolları zorlu ve dik olsa da. kanatları sizi sardığı zaman ona teslim olun, tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. hem aşk sizinle konuştuğu zaman ona inanın. bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgarı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle. çünkü aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. hem besler, hem büyütür hem de budar sizi. yücelerinize tırmanıp okşar, sever güneşte titreyen en körpe dallarınızı. derken inip köklerinize sarsar toprağa sıkı sıkı tutunuşlarını. mısır demetleri gibi derer sizi aşk. harman yerinde dövüp çırılçıplak bırakır. kabuklarınızı elemek için kalburdan geçirir. apak edinceye kadar öğütür sizi. yumuşayana kadar yoğurur sonra da atar kutsal ateşine, Tanrı'nın kutsal şölenine kutsal ekmek olasınız diye.”
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
"benzer acıları yaşayan insanlar birbirlerini tanırlar, ama belli etmezler tanıdıklarını.. herhangi bir yerde karşılaşabilirler. metroda, barda, sokakta, kafede. sadece bir kez göz göze gelirler ve anlarlar. daha sonra bakmazlar birbirlerine; belki canları daha çok yanacağından, belki de buna hiç gerek olmadığından. ilk bakışma, aynı zamanda son bakışma olur. ama onlar tanırlar birbirlerini... muhtemelen o ortak acının müstehzi mahcubiyeti tekrar göz göze gelmelerine engel olur. ama tanırlar onlar birbirlerini.. bazen kendinizi bir insana yakın hissetmeniz için bir şeyler paylaşmanız gerekmez. benzer acıları yaşayan insanlar, kendiliğinden ortaya çıkan görünmez bağlarla birbirlerine bağlanabilirler. hatta bazen birbirlerini tam olarak farkında bile olmadan yaparlar bunu”