Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum, ışıkları yakmıyorum”
Bir mektup falan yazsam sana…
Kalbine mektup yazamıyor insan”
“Ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim.
Bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun İstanbul!?!?”
Güzel bir hayat için değil mi bütün mesailerim, bütün uğraşlarım, bütün arkadaşlıklarım, aşkım ve hatta bütün kızgınlıklarım küsmelerim ve tartışmalarım ? Dünyanın bütün duygularını, sessizliğe, haykırışa, mimiklere bir iki tebessüme, ya da akan birkaç damla yaşa sığdırabilir miyim ?
Ahh lara ihtiyaç kalmadan yaşayabilir miyim?
Falanlar, filanlar....Kimse kalbimdeki dertleri, acıları, coşkuları , beynimdeki düşünceleri fikirleri bilemiyor. İnsan insana her dem biraz da olsa muğlaktır aslında. Ancak hissetmeye çalışır, anlamayı dener ve saygı duyarsa mantıklı, anlaşılır, değerli ,samimi olabilirse bir arada bulunmanın tadına varabilirim.
Güneş doğmayı unutacak da sanki hiç sabah olmayacak gibi bir gece sonrası anlıyorum ki; kaybettiğimde üzüldüklerimden ibaretim.
"Tehlikeli sayılmam artık.
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.Onu orada. Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum
Kaybetmeyelim mi o zaman?
Evet;
Merhametimizi, vicdanımızı , samimiyetimizi kaybetmeyelim. Gerisi nasılsa hallolur...
Bir yanımız kıştı ya hep zaten, diğer yanımıza da gelmesin kış, baharlarımızı kaybetmeyelim.
Tanrının bıraktığı yerden biz başlayalım
Üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben
Üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde
Yaklaş bana
Seninle kardeş değiliz
Hüzünle karışık sevinçlerinden kurtul artık
Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev
Biliyorsun
Önce Tanrı insanı yarattı
Sonra insan sevgiyi
Ne yapsak boş
Ne kadar çabalasak
DÜŞÜNCELER
Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak.
- Ben İnönü'nün meçhul şehit mülazımıyım! Seni tanımıyorum! Kumandanım olsaydın, dul ve yetim bıraktıklarım kendi mukadderatiyle yalnızken saraylarda oturmaz, bizim mezarımız bile yokken kendine heykeller diktirmezdin...
Şef, acı içinde ağlamaklı olmuştu:
- Sizi unuttum mu sandınız? Sizi anmadım mı?
- ... Memlekette Allah adını yasak ederken bizim Allah Allah diye can verdiğimizi, en büyük hakkımız olan yaşamak hakkından vazgeçerken Tanrı'nın ulu adını andığımızı düşündün mü? Sen buraya layık değilsin... Çekil... Git!..
Sen benim ilk on üç harfimi söylediğimsin. İlk kez seni seviyorum dediğimsin. Şimdi bunun İkincisi beni üzmez mi sanıyorsun? Aldanıyorsun be kadın. Ben o gün on üç harfle vedalaştım. Ben o gün bildiğim bütün şarkıları unuttum.
Bir yaz günü avludayız. Dedem sordu:
"Dersin var mı? Dinleyeyim."
"Dede ben emsileye başladım."
"Maşaallah! Bugün Kur'ânı'n metnini okudun, yarın manasını vereceksin bize inşallah. Say bakalım.."
Saydim; "nasara yensuru" okudum..
Emsile-i muhtelife ve emsile-i muttaride saydım.
"Aferin, nereden