"öyle hüzünlü, öyle durgun, aynı zamanda öyle yumuşak başlı, öyle çekingendi ki, insan onun yanında olduğu zaman içini soğuk bir büyünün kapladığını seziyordu"
Kitabın isminin çekiciliği ve barındırdığı masumiyet beni benden almıştı. Bir insan kitabın adına bunu vermekte karar kılacak kadar nasıl çekingen olabilir diye düşünmüştüm. Kitabın sayfalarını çevirdikçe bunun güzelliğinin nereden geldiğini anladım. Søren abim her yerde bulunan fakat artık üzerine düşünülmeyen, düşünülse bile önceden
"Ben olmuştum. Sanki artık yoktum. Neden Madam Arthur Bey eski zamanlarda olmuş bitmiş bir şey gibi bahsediyor benden? Bir çocuk demek ki olup biten bir şeydir."
"Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?"