Bana kendi alevlerimde yanmayı, kül olmadan kendimi yenileyemeyeceğimi öğrettiğin için teşekkür ederim Nietzsche. Acılarımı, ümitlerimi, kırılganlığımı ve gözyaşlarımı kontrol altına alabilmemde bana güç verdin. Hâlâ kırılgan ve hassas olduğumu biliyorum çünkü bu benim karakterimde var ve bunun değişmesi çok zor gözüküyor. Fakat yine de eskisine
Bu kitabı bir cümle ile özetle derseniz şunu söyleyebilirim:
Yalnızca okursanız anlayamazsınız, içine girerseniz çıkamazsınız!
Lou Salome küstahça sayılabilecek bir notla Dr. Breuer ile görüşme talebini iletmiş ve bunda başarılı olmasıyla olaylara ilk adımımızı atmış oluyoruz bizde. Her şeyin başı sayılabilecek bu notun sonrasında olanlar ise
Sizin de oluyor mudur bilmiyorum kendi hikayenizden çıkabilmek arzunuz. Olmuyor mu? Bende sıkça olmaya başladı. Acıyor. Sebebi sonucu yok, azı çoğu yok .Şifası devası yok. Keşke bir anda unutturan acıyı bir anda alıp götüren bir iksir falan olsa...
Kaç yıldır sabahtan akşama kadar ellerimdeki morarmaların acısını çekiyorum ve aynı dizeyi
Sürekli karşıma çıkan, yorumlarda herkesin beğendiği, etkisinden uzun süre çıkılmayan hatta tekrar tekrar okumak istenilen kitap sonunda beni de etkisi altına aldı... Ahh Bay Nietzsche'cim, bu kitap her ne kadar yarı kurgu yarı gerçek de olsa seni sevmeyenleri bile sevdirecek nitelikte bir eser.
Herşey Dr. Breuer'ın hastası
Nietzsche Ağladığında .
Evet, harika aforizmalar, harika mesajlar, harika bilgiler, kısacası harika bir kitap. Fakat kitabın yazarı bir şeyi hesap edememiş bana göre. Friedrich Nietzsche'yi anlamak için kafasının içine girmek gerekir. Böyle bir şey mümkün olmadığı için de Nietzsche hakkında yazılan her
Spinoza'ya göre özgürlük, kültürel ve dini yanılsamalardan kurtulmaktır; yalnızca aklın egemenliğinde yaşayan insan özgürdür, fakat bu, mantığa uygun/rasyonel davranma Spinoza'da doğanın zorunluluğunun şeylerini yapmaktan başka bir şey değildir. Spinoza'nın sonsuz ve mutlak Tanrı diye ifade ettiği Doğa'da da ereksellik yoktur; gün ve gece,