Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Sayfa 231 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
Çocuklara Anlatmamız Öğretmemiz Gereken Kurallar !
• Çocuklara bağıra bağıra hayır demeyi öğretmeli. •Vücudunun özel olduğunu ve ancak kendi izin verirse birinin dokunabileceğini öğretmeli. • Çocuklara cinsel eğitim verilmeli. Eğer yapamıyorsanız bir uzmandan yardım alın. • Okul müfredatlarına, çocuk kaybolduğu zaman ne yapmalı bilgisinin konulması lazım. •Çocuğa özel bölgelerini anlatmalı. Ancak bu şekilde, kendisine yapılacak herhangi bir hareketin ne anlama geleceğini bilir ve kendisini koruyup tepkisini gösterebilir. •Anneler çocuklarıyla yakından ilgilenmeli. •Cinsellik konusu açılınca çocuğa kesinlikle "Sus, ayıp! Nereden duydun gördün? Bir daha böyle şeyler söyleme " denmemeli. Böyle olursa çocuk merakını gidermek için başka yollar deneyecektir. •Çocuklara kendilerini nasıl ifade edebileceklerini öğretmeli. •Okula sadece rehber öğretmen cağırdığında gitmemeli. Bazen sizin göremediğinizi öğretmen görebilir. İletişimi sürdürmekte fayda var. •Öğretmene asla "Eti senin kemiği benim" dememeli.
Sayfa 70 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bakın, benim bir dostum var ... O, yalnız benim değil, sizin de dostunuzdur, beyler; onunla dost olmayan yoktur!
İletişim yayınlarıKitabı okudu
Bu kadar basit :D
Niye inanmıyorum? Çok basit olarak herhangi bir Tanrı’nın veya gelecek hayatın varlığı için getirilen açıklamalar, önüme konan kanıtlar hiçbir biçimde bana ikna edici gelmiyor. Benim derdim Tanrı’nın var olmadığını kanıtlamak de­ğil. Ben sadece Tanrı’nın var olduğu yönündeki iddianın bana doğru, ikna edici gelmediğini, bundan dolayı da böyle bir varlığa inanmadığımı söylüyorum. O kadar. Eğer bu konuda söylenen şeyler bir başkasına, örneğin size inandırıcı geliyorsa, size başarılar ve mutluluklar dilerim. Eğer size bu kadar inandırıcı gelen şeyin, bana niçin inandırıcı gelmedi­ği yönünde benim aklımı veya ahlakımı sorgulamaya kalkmazsanız, ben de sizin aklınızı ve ahlakınızı sorgulamayacağıma söz veririm.
(Bursa’da, otel ücreti veremeyecek, ısınamayacak, ekmek parası bulamayacak kadar perişan, sefil düşen Aziz Nesin, gazetelerde iş aramaya karar vermiştir. Gözüne kestirdiği gazete, o zamanki Demokrat Parti muhalefetini temsil ediyor. Ve bir şair tarafından çıkarılıyor. Yazar, adını bildiği o şairi görecek, iş isteyecek.) “– Ne de olsa şair, sanatçıdır, diyorum. Halden anlar, diyorum. Bir musahhihlik verir, diyorum. Abone işini verir, diyorum. Ayak işi olsun verir, diyorum. ..................... Cebimde bir gümüş lira var. Tütüncüden bir Kulüp sigarası aldım. Gazeteye geldim. Kapının zilini çaldım. Biri açtı. Aradığım şairin adını söyledim. Bana kapıyı açan: – Benim, ne istiyorsunuz? dedi. Ben de ona adımı söyledim. Şöyle bir yüzüme baktı, durdu, düşündü. Sonra beni içeri çekti. Kapıyı kapadı. İlk sözü şu oldu: – İyi ki bu saatte geldiniz. Akşamüzeri burada kimse bulunmaz. Çok isabetli... Beni aradığınızı, konuştuğumuzu görmezler... Dondum kaldım. Geri dönemiyorum, ileri gidemiyorum. Önümden yürüdü. Bir odaya girdik. Koltuklara oturduk: – Yazılarınızı devamlı okuyorum, dedi. Cesaretinize, mücadelenize hayranım. Aşkolsun... – Burada sürgünüm. Bir iş için... – Biliyorum, dedi; sürgün geldiğinizi duydum. Sizden bir ricam var. Birbirimizle görüştüğümüzü kimse duymasın. Sonra benim için de iyi olmaz, sizin için de... .....................
Sanırım benim yok...Sizin var mı?
"Herkesin gidebileceği bir yeri olmalıdır. Çünkü öyle bir an olur ki , insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir..."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.