Vasiyetimdir Sevgili Atölyem;
‘Ah’lar Ağacı
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Bilerek yalan söyleyenler,tarihî saptıranlar daha niceleri. Niyetleri ne ki diye sorsak sadece insanlarda acıma duygusunu kullanarak menfaat elde etmek. Ne kadar da yazık! Üç günlük Dünya için beş günlük menfaat biriktirmek...
Kedi mi! Sorun sadece kedi mi!
Bundan yüz sene önce, kendi yakın akrabaları ya da ünlü üç beş kişiyi tanıyan atalarımız vardı.
O zamanlar da kötü insanlar ve yaptıkları kötülükler, cinayetler vardı. Ve bir çoğunun üstü örtülürken, bir kısmı haber olurdu.
Şehirleşme tüm dünyada hemen hemen aynı zaman dilimine denk gelecek şekilde gerçekleşti. Hemen hemen ayni zaman diliminde krallıklar yıkıldı. Sosyal devlet kaygısı da aynı devirlere denk gelir. Ancak böyle bir iletişim ağını, bu şekilde bir online yaşantıyı eminim ki kimse öngörememiştir.
Yani bize kadar ulaşan bilgiler bu zaman insanının kötülüğünden değil! O kötü insanlar hep vardı, var olmaya devam ediyorlar.
Sadece biz dakikalar içerisinde öğreniyoruz olan biteni.
İyilik tanımımı bir kez daha yenilemek isterim:
Hayvan, bitki ya da canlı hayatını destekleyen her eylem ve her tercih iyilik barındırır.
*onu anlatmaya calismam unutmak istemeyisimdendir
-gunbatimini cok seviyorum, hadi gidip bir gun batimi -gorelim
-ama beklemek gerek
-neyi
-gunesin batisini
*kelebeklerle dostluk kurmak istedigime gore iki uc tirtilin kahrini cekecegim elbet
*oylanma artik. bir kez koymussun aklina gitmeyi, cik git
*ogleden sonra dortte gelecek olsan ben saat ucte mutlu olmaya baslarim, her gecen dakika mutlulugum artar.
*sizin dunya'da insanlar bir bahcede bes bin gul yetistiriyorlar, yine de aradiklarini bulamiyorlar
*birinin sizi evcillestirmesine izin verirseniz gozyaslarini da hesaba katmalisiniz
*anliyorsun degil mi? yol uzun. bu bedeni tasiyamam. cok agir
Küçük Prens
Antoine de Saint-Exupéry
Küçük Prens
KUR’ÂN-I KERÎM’İN TEDRİCEN İNMESİNİN BAZI HİKMETLERİ
Hikmet-i İlâhiyye icabı Kur’ân-ı Kerîm, ihtiyaç ve maslahata göre âyet âyet, sûre sûre indirilmiştir. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Sûre-i Berâe (Tevbe) ve İhlâs Sûresi hariç, Kur’ân-ı Kerîm, bana muhakkak âyet âyet, harf harf indirildi, çünkü bu ikisi, bu ümmete ikrâm olarak tamamı birden indirildi.” buyurmuşlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’den bir
Bugün muhteşem bir söz okudum.
Şöyle diyordu:
"Aniden olmadı, birikti. Yavaş yavaş doldu sonunda taştı.
Bugün attığım üç beş adım
yormadı beni, dün yürüdüğüm
kilometrelerce yol nefesimi kesti.
Doldum taşıyorum artık.
Ve siz sadece bugün taştığımı görebiliyorsunuz..."
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Necip Fazıl Kısakürek
Hiçbir zıkkım yokken tetiklendim zannettim. Birkaç saat evvel mevzuyu çözdüm. Beş ayımı ağlamalı, sümkürmeli, bayılmalı, kusmalı, serumlu ve bol kendimi boğmalı bir şekilde atlattım inşallah. Bugün yeni kafamın ilk günü. Hayırlı olsunlar foruma, başın sağ olsuncular müdüriyete.
KUR’ÂN-I KERÎM’İN TEDRİCEN İNMESİNİN BAZI HİKMETLERİ
Hikmet-i İlâhiyye icabı Kur’ân-ı Kerîm, ihtiyaç ve maslahata göre âyet âyet, sûre sûre indirilmiştir. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Sûre-i Berâe (Tevbe) ve İhlâs Sûresi hariç, Kur’ân-ı Kerîm, bana muhakkak âyet âyet, harf harf indirildi, çünkü bu ikisi, bu ümmete ikrâm olarak tamamı birden indirildi.” buyurmuşlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’den bir
Caroline özlem
Sen hiç sabah ayazında
Saat beş'e beş kala beni bekledin mi?
Geleceğinin verdiği bilmişlikle,
Güneşin bile veremeyeceği sıcaklığı hissettin mi?
Yunus Ekrem Bayram
uzun metrajlı bir film değil. mürekkep lekesine bulanmış mühim satırlar bunlar. üzerine birkaç damla...
çevir sayfayı, bulanların başta kaybolanlardan olduğuna dair çakıl taşına takılan aforizmalar üret. yazık... yazık ki şairler kadar... cesur olmaya... mahcup ve endişeli çizgisinin içten gelmesi kâfi sanki. çevir sayfayı, forslu kelimlere gerek yok biliyorum, o da biliyor, mesele aynı renk kalemle... avcuma çiçek tohumları bırakıp beklemeye başladı. ip, kalp, hemhâl olma...
çevir sayfayı beklerken şiirlerinin sonuna verâ ismini itina ile yazdı. çizgiler, altı kırk beş vapuruna takılırken üsküdar'da ezan okunurken ve hâlâ adım atmaya çekiniliyorken...
mühim değil, çevir sayfayı.
"...elli beş senelik bir gaye-i hayatımı..."
Emirdağ Lahikası