Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
* Gülüyorsunuz ; tamam beyler gülmeye devam edin ama yinede şu soruma cevap verin. İnsanoğlunun olası tüm çıkarları doğru hesaplanmış mı gerçekten ? *
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kral Süleymanın hikayesi
Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. 18- Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi. 19- (Süleyman) onun sözüne
Akıl dağlara kaçmış fikir ne yapsın beyler? Küfür dünyayı sarmış zikir ne yapsın beyler? Zengin hem vatandaşı hem devleti soyarsa Makul bir cevap verin fakir ne yapsın beyler?
Akıl dağlara kaçmış, fikir ne yapsın beyler? Küfür dünyayı sarmış, zikir ne yapsın beyler? Zengin hem vatandaşı, hem devleti soyarsa Makul bir cevap verin, fakir ne yapsın beyler?
“Albay, ben de sizin gibi düşünüyorum. Kaynağım araştırmaya gerek duymadığım bu rekabet, üstlendiğimiz bilimsel çalışmaya asla zarar vermemeli. Ben de sizin yeteneklerinizi takdirle karşılıyorum. Ama bir değişiklikten söz ettiniz. Koşullann saygıdeğer durumumuzda değişikliğe yol açacağını söylediniz. Anlamıyorum...” Albay Everest üzüntülü bir sesle cevap verdi: “Anlayacaksınız, Mösyö Strux. Ama önce elinizi verin bana.” Mathieu Strux biraz tereddüt geçirdikten sonra elini uzatarak, “Buyurun” dedi. İki astronom tek kelime etmeden el sıkıştılar. Sir John Murray, “Sonunda!” diye bağırdı, “Artık dost oldunuz!” Rus astronomdan elini çeken Albay Everest, “Hayır, Sir John!” diye cevap verdi, “Bundan böyle düşmanız! Hem de bir uçurumun ayırdığı düşmanlar! Bir daha karşılaşmamak üzere düşmanız, bilim alanında bile!” Sonra meslektaşlarına dönerek, “Beyler" diye ekledi, “Rusya ve İngiltere arasında savaş ilan edilmiş. İşte bu ilanı bildiren İngiliz, Rus ve Fransız gazeteleri!”
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
HAPİSHANE MÜDÜRÜ — (Birinci Gardiyana) Beyler koğuşuna verin! Ne de olsa Reis Bey!.. Belki bir acıyan olur da şiltesinin birini verir. Olmazsa, Âdem Babaların ot minderlerinden yayarsınız. Giderken berbere de uğrayın! BİRİNCİ GARDİYAN - Saçı yok ki efendim! HAPİSHANE MÜDÜRÜ - Tepesi cavlak ama etrafında biraz saç var... Sıfır numara ile çepeçevre alsınlar. İstisna yapmadığımız belli olsun... REİS BEY - Mutlaka lâzım mi? HAPİSHANE MÜDÜRÜ - Mutlaka lâzım!.. Prensip, nizam, emir... Benden iyi bilirsin! Bir devirde sana çıraklık etmeğe özenmez miydim? REİS BEY - Saçı olmayan adamın saçı kesilir mi? HAPİSHANE MÜDÜRÜ - İdam mahkûmu, bence, daha evvel ölse de ipe çekilmelidir. Bunun için, mümkün olsa, kafana saç eker sonra keserdim. REİS BEY - (Mahzun bir istihza tonu) Öyleyse başıma bir peruka geçirip kestirin! Nizâm yerini bulsun!.. HAPİSHANE MÜDÜRÜ - Bir zamanlar, herşeyden aziz tuttuğun nizâma şimdi hakaret edecek kadar düştün, ha! (Bağırır) Sefil riyakâr! (Reis Bey cevap vermez. Birinci Gardiyan önüne bakar. Hapishane Müdürünün gözleri, yiyecek gibi Reis Beyde... Kapı vurulur.)
Sayfa 104 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARIKitabı okudu
Akıl dağlara kaçmış, fikir ne yapsın beyler? Küfür dünyayı sarmış, zikir ne yapsın beyler? Zengin hem vatandaşı, hem devleti soyarsa Makul bir cevap verin, fakir ne yapsın beyler?