Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Tess Gerritsen'in okuduğum ilk kitabı ve seriyi okumayı düşünüyorum.tıbbi gerilim olarak okunabilinecek bir kitap.Ama ben öyle övüldüğü kadar abartı bişeyde göremedim.Tıp terimleri çok fazla ve tıpla alakası olmayanları biraz bilinmezlikler sıkıyor.Kitabın heyecanı bence düşük tutulmuş yada ben heyecanlanmadım.Sonu oldukça pasifti adrenalini yüksek bir son olmasını beklerdim.Sonuç olarak okunabilinir bir kitap ama öyle göklerin sınırlarını zorlayacak kadar da yukarılara çıkarılacak bir kitap değil.Tabi bana göre.
Hepimiz hayatın Amok Koşucularıyız!
YouTube kitap kanalımda Amok Koşucusu kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Koşmak değerli şey.
Ruhsuz, ilgisiz ve donuk bir şekilde öylece oturmalarımızın sonucunda biz de bazen nereye gittiğimizi bilmeden "sen" zamirini yakıştıracağımız insanlara doğru koşarız.
Bizim
Kitabın ilk sayfasında Simge Bilim Profesörümüz Robert Langdon olayların tam merkezinde bir hastane odasında uyanıyor ve daha nerede olduğunu anlayamadan kendisini bir çatışmanın içerisinde buluyor. Tüm bu bilinmezlikler içerisinde bir koşuşturmacadır başlıyor. Akıcı anlatımıyla nabzı hiç düşürmeyen yazar son sayfaya kadar kitabı elinizden bırakmamanız için her şeyi yapmış. Üç farklı şehirde geçen kitap gerek mimari tasvirleriyle olsun gerekse tarihi alıntılarıyla eşsiz bir bilgi kaynağı halini almış. Kurgu haricindeki Tarihi mekanlar için yaptığı tasvirler adeta oradaymışçasına gerçekçi bir şekilde anlatılmış. Kitabı okurken karakterler hakkındaki düşünceleriniz ise bir anda değişiyor. Dost olduğunu düşündüğünüz bir karakter bakıyorsunuz ki düşman ve sonrasında yine anlıyorsunuz ki düşman olarak görünen bu karakter aslında dostmuş. Bu gibi şaşırtmacalar sayesinde kitabın nasıl biteceğini ön görmeniz pek mümkün olmuyor.
İçerik olarak baktığımızdaysa günümüz felaket senaryolarının vazgeçilmezi haline gelmiş nüfus artış sorunu ele alınmış. Sapkın bir bilim adamının keşfettiği bir virüsü dünya üzerine yayarak nüfusun üçte birini azalmayı planlaması ve bu felaketin önlenmesi için verilen mücadele anlatılıyor.
Aslında kitap üzerine anlatılacak çok daha fazla şey olmasına rağmen bu kadarla yetiniyorum. Okumamış kişilere ise en kısa zamanda okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum.
Çoğumuzun bitirince kafasında ikinci kez okunacaklar listesine attığı kitaplar vardır. Semerkant da benim için o kitaplardan biriydi. Tarihle ilgisi olan herkesin ilgilenmeden duramayacağı üç ilgi çekici ve bir o kadar da haklarında bilinmezlikler olan adamın ustaca anlatıldığı bir kitap Semerkant.
Hasan Sabbah, bugün dev oyun şirketlerinin ve
"Sana, beni asla tanımamış olan sana."
Vardır her insanda bir, "Bilinmeyen Kadın" Saatlerce seyredebileceğimiz bir çift göz ve bitmek bilmeyen bilinmezlikler. Söylemek için çığlık çığlığa haykırdığımız duygularımız ve bunlardan bihaber yüreğimizi adadığımız yürek. Karşısına geçip beni kendisine aşık edip yok olan adamın
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,1bin okunma
Sıradan bir Hobit olan Bilbo Baggins'in cüceler ve büyücü Galdalf'la birlikte istemeden katıldığı macerayı anlatıyor. Fantastik romanın en önemlii yazarlarından olan Tolkien'in kitabında, kendine pekte inanmayan ve sade bir hayat yaşayan bir Hobit, cücelerin hazinesini bulmak için çıktığı yolda kendisinin ne kadar cesur ve maceracı bir kişi olduğunu keşfetmeye başlar. Çıktığı macera yolculuğunda oldukça zorlu ve daha önce hiç görmediği yaratıklarla yaptığı savaşın yanısıra Yüzüklerin efendisine konu olan yüzüğü bulması, cücelerin hazinesini ejderha Smaug'dan almaya çalışmasını anlatan bir eser. Kitabın sonuna kadar heyecan ve bilinmezlikler içinde yapılan yolculuğa sizin de katılmanız dileğiyle.
Kitap, Hristiyanlıktaki gizli tarikatlar ve Katolik kilisesinin yüzyıllardır süren çekişmeleri birbirlerini nasıl kontrol altında tutabildiklerini derin bir bilgi dağarcığı ile gözler önüne seriyor.
Masonluk, Opus Dei, Sion Tarikatı gibi tarikatlar ve bunların aklınızın ucundan gecirmeyeceginiz ünlü liderleri hakkında sizi tatmin edecek bilgiler veriyor. Yazar gerçekten sanat, mimari açısından son derece bilgili.
Ayrıca aksiyonu da gozardi edemeyiz. Romanın 100. sayfasından başlıyor ve kitabın bitimine kadar sizi bırakmıyor heyecan ve merak duygusu.
Konuya kısaca değinecek olursam. Roman bir cinayetle başlıyor Saunierre isimli Louvre Müzesi müdürü öldürülüyor. Saunierre aynı zamanda son derece iyi bir şifre yazıcısı ve ölürken müzenin belli yerlerine şifre bırakıyor. Bu şifreleri kriptograf olan torununun cozmesini ümit ederek gözlerini yumuyor. Aynı zamanda dini ikonlar alanında profesör olan Langdon da Pariste ve o akşam Saunierre ile bir randevusu var. Sophie ve Langdon bilinmezlikler içinde tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkıyorlar.
Okunmasını tavsiye ederim. İyi okumalar.
Bu kitaba ne diye inceleme yapıyorum ki? Bu kitaba inceleme yapmak bana mı düştü? Ben ne anladımki ne anlatayım? Kitabın adı zaten "Cahil Hoca" olduğundan 'bilmediğimi öğretebilirim' felsefesiyle yazmaya başlıyorum.
Okurken, kitap hakkında söylemek istediğim çok fazla şey vardı. Ancak kitap bittikten sonra bir dinginlik geldi. Ve ne
