Her doktorun acil servise yanlış bir yere sokulmuş bir nesne ile sökün etmesiyle ilgili bir hikâyesi vardır. Benim yaşadığım en tuhaf hikâye zavallı bir adamın poposunda bir ampulle gelişi olmuştu; böyle bir şeyi başka birine yapmak dünyanın en korkunç davranışlarından biri olmalı. Doktorlar sonunda doğumda kullanılan forsepslerle ampulü kırılmadan çıkarmayı başardılar. Tabii adama operasyon sırasında genel anestezi yapıldı.
(...)siz hiç bir bedenin iki büklüm olduğunu gördünüz mü, morarmış tırnakların boşluğu kavrayışını, gırtlaktan çıkan hırıltıları, her bir organın kendini savunuşunu, her bir parmağın korkunç olana karşı direnişini ve gözlerin kelimelerle anlatılamayacak bir dehşet içinde açılışını?
Kimse seks hakkında, kendi bedenleri ya da öteki cinsin bedeni hakkında her şeyi bilerek doğmaz. Benden büyük bir kuzenim var, Leonard, o da doktordur ve bir gün bana tıp fakültesinde anatomi sınıfındaki bir kadınla ilgili bir hikâye anlatmıştı. Leonard ve bu hanım arkadaşı erkek cinsel organı üzerinde çalışıyorlarmış, kadın organı kestikçe kesiyor, gittikçe daha küçük parçalara ayırıyormuş. Sonunda Leonard dayanamayıp "Ne peşindesin sen?" diye sormuş. Hanım arkadaşı "Kemiği arıyorum" demiş. Tabii Leonardo gülmekten yerlere yıkılmış. O bunu anlatırken ben de içimden "Kemik yok mu gerçekten" diye düşünmeden edemedim.
Peki kimdir, gökleri ve yeri yaratan ve sizin için gökten su indiren? Öyle bir su ki, onunla, sizin bir tek ağacını bile ye tiştiremeyeceğiniz görkemli bağlar, bahçeler yeşertiyoruz. Allah'la beraber başka bir tanrı, öyle mi? Hayır, hayır, (böyle düşünenler) yoldan çıkmış kimselerdir!"
Neml/60
Ey Dicle, Ey Bağdat, Ey Şam! Ey Fırat, Ey İstanbul, Ey Diyarbakır! Ey Nil, Ey Mısır! Ey aydınlık şehir Medine,
nerede senin, kelimeleriyle, ürpertili sesleriyle, insanlığı, balrengi bir insanüstüler bölgesine, ilhamın yüce dünyasına çeken şairlerin?
" Demokrasi insanların canının istediğini yapabileceği, kendi kolayına gelecek şekilde menfaat çarklarını çevirebileceği bir rejim değildir. Tam tersine çok sıkı ahlaki ve kanuni tedbirlere itaat edilmesi gerekir."
" İnsanlarımızda fedakârlık ve kendini adama duygusu vardır. Hiç değilse belli bir kesim böyledir. Onları küstürmemek, bezdirmemek, hasta ederek uzaklaştırmamak için uyanık olmamız lazım. Yönetici sınıfların yeni türemiş garip eğilimlerini, nepotizmlerini, partizanlığını, kendine göre birtakım düzenlemelerini ve düzenbazlıklarını kontrol etmek lazım."
Hemen bir dağa bitişik aydınlık bir kasabada çeşmelerin gün doğmadan insanı çağırışı gibi, baharda tarlaların çiftçiyi çağırışı gibi, şubat ayında
sonsuz kar ovasının gece yarısında oyuna doymamiş çocukları, arkadaşlarının dili ve sesiyle çağırışı gibi, martın çağırışı gibi, haziranın çağırışı gibi İslâm, insanı çağırıyor.
Bakalım insan, bu çağrıya yabancı ve ilgisiz kalacak mı?
Okumak, amaç değil, kişinin Rabbi yolunda rıza kazanmasında bir araçtır.
Kitapların dostluğu, ihaneti olmayan bir sadakat ve muhabbeti de günden güne artan bir sevgi selinden başkaa bile şey değildir.
Geliniz "oku" aracıyla "rıza" menziline ulaşmaya gayret edelim...