''Bir an gölgesinin koyu düzlüğü şeffaf bir cam gibi aynalaştı. Nereye baksa, nereye kulak kabartsa gerçek vardı.''
''...tıpkı fırtınada rüzgâra kapılan ve önce sersemlemiş bir halde daireler çizerek kendini savunan, fakat en sonunda iradesizce uzağa götürülen, düşen bir yaprağın hareketi gibi.''
Sayfa 50Kitabı okuyor
Bir Türk şehrinin ızdırabı bütün Türk şehirlerinin ızdırabı, Özbeklerin ızdırabı hepimizin ızdırabıdır.
”Güçsüz bir eser vermektense, hiçbir eser vermemek daha iyi."
Sayfa 27Kitabı okuyor
Lavta; mızrapla çalınan bir çalgı türü..
"...
Bitirdim ben...
Koydum lavtamı kenara.
Eskiden bülbüller gibi erken,
Çiy düşmüş çalılarda öterken,
Kestim artık sesimi.
Yorgun bir ketenkuşuyum şimdi.
Dudağımdaki ezgiler bitti,
Öttüğüm zamanlar geçip gitti.
Bitirdim ben.
Koydum lavtamı kenara."
Sayfa 402
"İnsan, biraz da, bir eklentidir sonsuza. Sonsuz da, ola ki, insan var diye, başsız olmakta, bilinememektedir sonu."
Sayfa 29 - 1.basım- Edebiyat dergisi yayınlarıKitabı okudu
"Fakat sizler beni aranızdan itip kovmadan önce ben bugün sizleri yanımdan uzaklaştırdım."
Bir kadın ağlamış "yıldızsız kaldı gökyüzü" diye.
Sayfa 31 - Liman YayınlarıKitabı okudu
"Senin işin bir bakıma kolaydı babacığım. Birçok şeyi yok sayarak belirli bir düzen içinde yaşadın. Sinemaya gitmedin. Hiç roman okumadın. Zeytinyağlı enginar yemedin. Yabancı ülke özlemi çekmedin. Evde kuşkonmazdan başka bitki yetiştirmedin. Yalnız halk türkülerini sevdin."
Sayfa 177
