En inançlı Müslüman'da bile hızla bir telaşa dönüşen ölüm korkusu, insanları kendi kalıpları ve ruhları dışına çıkarıyor, onları başka biri haline sokuyordu.
Sayfa 238
Allah muhafaza etsin.
(…) küfür kelimesini söyleyen kişi, eğer kerhen veya hatâen değil de kendi ihtiyarıyla söyledi ise mürted olur, yani dinden çıkmış, dönmüş olur, o zaman hanımı talâk-ı bâîn ile boş olur. Mahkemeye veya boşamaya lüzum kalmaz, otomatik olarak boş olur. Bununla beraber tecdîd-i îmân ve tecdîd-i nikâh lazım gelir. Fakat tecdîd-i îmânda yalnız kelime-i
Sayfa 115
Reklam
Katolikliğin sert ve dar kalıplığına ve dolayısıyla dinsel bağnazlığına karşı mücadele açan Martin Luther'den (1483-1546) en az 100 yıl önce Müslüman Osmanlı Türkleri, Avrupa kıtasında, Katolikliğin hoşgörüsüzlüğüne karşı çıkmışlar ve bir bakıma Ortodoks halklarının koruyucusu olmuşlardır. Osmanlı, 600 yıllık ömrü boyunca, İslam'ın Halifesi yani Müslümanların dünyevi lideri olmasına rağmen bu dinsel hoşgörüsünden vazgeçmemiştir. Böyle bir durumun örneğini, tarih boyunca, başka bir yerde ve ülkede görmek herhalde mümkün olmamıştır.
Sayfa 17
Ebûbekir Sıddik (ra) şöyle demiştir: "Müslüman olduğumdan beri Rabbime ibadet etmenin zevkine varmak için tam olarak doymadım ve yine müslüman olduğum günden beri Rabbime kavuşma arzu ile suyu tam kanarak içmedim. Çünkü çok yemekte az ibadet vardır. İnsan çok yediği zaman bedeni ağırlaşır ve göz kapakları kapanır. Azaları gevşer, o kendisini ne kadar zorlarsa zorlasın uyumaktan başka bir şeye gücü yetmez. Adeta atılmış bir leş gibidir." Lokman Hekim oğluna şöyle demiştir: "Oğlum! Uykuda ve yemekte ölçüyü kaçırma. Çünkü çok yiyip, çok uyuyanlar kıyamet gününde salih ameller hususunda iflas etmiş olarak geleceklerdir." Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: "Çok yiyip içerek kalbleri öldürmeyin. Çünkü çok sulandığı vakit bitkinin öldüğü gibi kalb de (çok yiyip içildiği vakit) ölür." Salihlerden biri mideyi kalbin altında kaynayan ve buharı kalbi saran bir kazana benzetmiştir. Buharın çokluğu kalbi karartır ve hatta öldürür. Çok yemek anlayış ve bilgi azalmasına yol açar. Mide şişkinliği ise zekâ keskinliğini giderir.
Sayfa 26 - 27Kitabı okudu
Ve tam anlaşıldı ki bir Müslüman bir hakikat-i imaniyeyi inkâr etse küfr-ü mutlaka düşer. Çünkü başka dinlerin icmallerine mukabil, İslâmiyet'te tam izahat verilmiş, rükünler birbiriyle zincirlenmiş. Muhammed aleyhissalâtü vesselâmı tanımayan, tasdik etmeyen bir Müslüman, Allah'ı da (sıfâtıyla) daha tanımaz ve âhireti bilmez. Bir Müslüman'ın imanı, o kadar kuvvetli ve sarsılmaz hadsiz hüccetlere dayanıyor ki inkârda hiçbir özür kalmıyor. Âdeta akıl, kabulde mecbur oluyor. (Asâ-yı Mûsa 64.sh - Risale-i Nur)
Şuurlu bir müslüman asla "Kudüs üç semavi dinin de kutsalıdır" cümlesini kurmaz. Çünkü şuurlu bir Müslüman Allah katında dinin sadece İslam olduğunu, İslam'ın kendisinden başka din kabul etmediğini bilir ve ona göre tavır alır.
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.