Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ANKARA NUMUNE HASTANESİ 2009 Yorgunluktan gözlerimi kapatıp dinlenirken, servisin çalan telefonuyla kalktım gecenin üçünde. Yoğun bakıma yeni yatırılan genç bir hasta için çağrılıyordum. Gitmeden hastayla ilgili bilgileri bilgisayardan not edip, beş saat önce yoğun bakıma kabul edilen 21 yaşındaki bayan hastayı enfektif şoka sokabilecek
Nermin abla
Kapı zili ve telefon eş zamanlı çaldı. Telefona doğru yürürken, kapı zili hem çalıyor, hem de kapı tıklanıyordu. Telefonu açtığımda, cevap yoktu, karşı taraf kapatmıştı. Kim aradı acaba diye düşünürken, kapı zili ve kapı tıklaması kaldığı yerden devam ediyordu. Koştum kapıya, gözetleme deliğinden baktım ve üst kat komşum Nermin ablayı gördüm.
Reklam
Yüreğimden
Bulutlutlarımdan düşen damlalar, çorak fırtınama derman değil. Kör hançerin zehrinde hasret,ucundan tadılmış panzehirdi vuslatın. Karaya vurmuş geminin demirleri, haber vermedi martılar. Yarısı giden simidin de faydası olmadı. Hani anlaşmıştık yıldızım, müjdeni isterken kayacaktın. Unuttu sözünü toprak,sen gelince kokacaktı. Yağmur ahıma kapıldı, yolların hep bataklığın kör dibi. Gelmiyor demişti papatya, seviyor deyişinden anlamalıyım. Alıp götürdü karıncalar, parça parça yüreğimden ses etmedim. Farz edelim ki bir rüzgardın,Kokununa hasreti gerdanım, Sıla kokan denizlerin,dalgaları daha baskın. Sırtımdaki kambur sevdam, Çebi delik cüzdan misali. Umutlarım cam kırıklığında, devamı getirilmemiş nakaratın nağmelerinde merhemin. Yarım gün yaşadı kelebek,yorgun yüreğimin kozalarında. Karlı dağların eteğinde düşlerim, uçsuz bucaksız sevişlerim. Yanlızlığın hazin lütfunda vazgeçtim, Ruhumdan damla damla akan,ayrılığın haykırışı yanıltmasın, Gözlerinde yansımamı yitirdiğimde,Asıl o zaman bittim ben. Zeynep Sağıroğlu.
Kaybetmek. Rıhtım,Piyano ve Çay
Rıhtımda oturmuş muhabbet ediyordu iki kafadar. Genç olan ara sıra piyanonun başına geçiyordu, sohbete mola verdikleri zaman. İhtiyar semaverden doldurduğu çayı uzattı , yeter artık evlat dedi, bu hüzünlü parça bizi iflah etmez öldürür. Birer sigara daha yaktılar, ihtiyar gözündeki nemi sildi ipek mendiliyle. Genç adam mendile dikkat kesildi,
. . . ŞİİR-MİİR K/aralamalar (Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Köylüleri öldürmeli mi veyahut onlardan mı olmalı ?
Şükrü Erbaş’ın “Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?”diye bir şiiri var bilen bilir. Üzerinde çokça düşündürten, okudukça değil tecrübe ettikçe anlam kazanan bir şiirdir. Yıllar önce üniversitede arkadaşlarla bir masa etrafında toplandığımızda biri ortaya atmıştı bu şiiri. Bende de oldukça fazla ilgi uyandırmıştı. Ama ilk başta anlamadım şairi de şiiri de, anlayamamışım yani… şimdi şimdi kavrıyorum bunu da. Şaire oldukça serzenişte bulunduğumu hatırlıyorum hatta; “insan bu kadar da aşağılanmaz ki, köylü dediğin gariban, sabahtan akşama ekmeğinin peşinde dünyadan bir haber bir parça insan bunca yüklenecek ne var” demiştim. Meğer bildiğimiz anlamda köylüye sövmek değilmiş amaç. Şiirde geçen “köylü” bir düşünce biçiminin temsili. Bildiğimiz metafor yani. Çok yerinde tespitler barındırıyor şiir; okumalı ve okutmalı. Köylü kafalı insanlar gerçek maalesef ve her yerdeler. Tek düşünceleri komşusunun kaç ineği var, hangi tarlaya kim ne ekti, sütçüye en çok sütü kim sattı… Medet umdukları tek şey mavi gökten toprağa fazladan akacak birkaç damla yağmur… Çocuklarının halinden, eşlerinin ahvalinden bir haberdirler. Dünya döner durur da bir gram oynamaz akılları yerinden. Güya hal hatır sorduktan sonra tek konuştukları hayvanlardır bir de komşusu… Demem o ki köylülerden olmayalım. Bu ne bize ne insanlığa bir şey katmaz. O zaman yıllarca yerinde sayan bir taştan, yol kenarında biten bir ottan farkımız kalmaz. Ne diyordu şair; “Bu dünyada yediğimiz ekmekler içtiğimiz sular dizlerimizdeki bu güç derimizdeki tad karşı koymak içindir kaçmak için değil...”
Reklam
Kahraman ŞEHİTLERİMİZ.
"12 şehit, 12 evlat, 12 aşk, 12 hikaye, 12 baba, 12 ana, 12 hayat, 12 kalp, 12 yürek, 12 can,12 kahraman,12yangın" Sıvasız evler, yıkık hayatlar, gözü yaşlı analar, yetim kalan bebeler vatan uğruna ölen evlatlar bir kaç dakikalık haber, bir kaç damla gözyaşı, sonra herkesin dilinde o iki kelime, vatan sağolsun” Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. 40 yıldır bitirmediler, bitirmek istemiyorlar, fakirlerin çocuklarının canıyla siyaset dizayn ediliyor, olan ülkeye oluyor.
Kırık Hava
Deniz manzaralı bir masa, daha ne olsunlu bir düşünce içerisinde seyre durmuştu o sırada sahilde olan biteni. Bir silsile halinde fikrine hücum eden düşünceleri kovmak isterken kendini yeni yeni düşüncelere itiyordu. Kimbilir kaç vakittir o masada oturuyordu ya da bu içtiği kaçıncı çaydı kendisi de bilmiyordu. Sanki ruhu bir boşluktan diğer
Kızı, oğlu, gelini, damadı ve torunları toplanmış pür neşe tatile gitmeye hazırlanıyorlardı. Seksen yaşındaki yaşlı adam karısını iki yıl önce kaybetmiş, ayaklarından rahatsız olduğu için tek başına kalamayınca çocuklarının yanında kalmaya başlamıştı. Üç ay oğlu, üç ay da kızı olmak üzere sırayla bakıyorlardı. Ama buna da bakma denmezdi çünkü
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~ Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!.. 1 Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir... Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Reklam
Zahid Bize Ta'n Eylemenin Aslı Nedir?
Zâhid bize ta’n eyleme Hak ismin okur dilimiz. Sakın efsane söyleme, Hazret’e varır yolumuz. Sayılmayız parmağ ile Tükenmeyiz kırmağ ile Taşramızdan sormağ ile
Ben, yıpranmış sokaklar ortasında avare Sen, kırgın bir ülkenin süreyyası: Gülnare Honçalı novroz gelir; bir de siyah ve sarı Dalgalanır göklerde bir kuşun kanatları Her nağme, dudağında çarpılmış karanfil Sana tutkun atlılar şimdi yorgun ve sefil Göğsünde, kıskandığım bir rüyadır kırmızı Nerdesin, ey masallar ülkesinin son kızı dokunmuyorsa
Sabah saatleri sanırım dört civarı hava daha tam aydınlanmamış masam da ki kadehte bulunan içkiden bir yudum alıp müziğin sesini açıyorum ne kadar da güzelsin bebeğim diyor şarkıda duyduğum bu cümlenin sonunda ruhum bir süreliğine mutluluğun zirvesine çıkıyor elimden halının üstüne düşen sigarayı alıyor apar topar kendimi toplamak adına hava almak
100. İletiye özel "KEDER-Lİ FENER" romanımın özeti
KEDER-Lİ FENER ÖZET Hikayemizin kahramanı Mehmet son derece zeki ve akademik kariyerinde de başarılı bir gençtir. Yapmış olduğu projelerden ötürü 'NOBEL KİMYA ÖDÜLÜ' nü almaya hak kazanmıştır. Ödül almaya giderken havalimanında verdiği demeçler ülke gündemine oturmuştur... İsveç'e gideceği uçakta ufak (?) bir arıza yaşamıştır. Halkın tepkilerini
Tarık 7 ayetinde yanlışlık mı var? Bilimsel açıklaması.
Soru: Tarık suresi 7. Ayette, meninin bel ve kaburgalar arasından atıldığı söyleniyor. Halbuki meni karın boşluğunda değil testislerde üretilir. Bu bilime aykırıdır. Bunu nasıl açıklarsınız? Cevap: Bu ayeti anlamak için önündeki ve sonundaki ayetlere beraber bakalım. 5- İnsan neden yaratıldığına bir baksın: 6- Kuvvetle atılan bir sudan
377 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.