'İyi tarafından bakalım.
Mutlu bir adamım ben.'
Sonunda 'pek beğenmedim, bana göre değildi' gibi eleştirilere ve önyargılara kulak asmayıp bitirdiğim kitap.İnsanın bir kitaba, kitabın karakterlerine ısınması zaman alıyor.Kendini ne kadar karakterlerle özdeşleştirebilirsen, kitapta ne kadar hayatından izler bulabilirsen o kadar seviyorsun onu da.
Kitabın adını görünce Murat Menteş gibi absürd komedi olduğunu sandım aslına bakarsanız.Birisine doğumgünü hediyesi olarak kitap alacaktım ve önerilerde bunu görmüştüm.Yorumları beğenip Tarık Tufan'ı araştırmam üzerine aldım kitabı.Hatırası büyüktür.Gelgelelim kitap hiç de güldüren cinsten çıkmadı.Kitap konuları ayrı cephelerden anlatıp sonlara doğru birleştiriyor, bazıları bunu yorucu bulabilir, bense pekiştirici buldum.Karakterin içsel konuşmalarını ve bunun abartılı oluşunu her ne kadar esprili olmasa da çok sevdim.Baki Semih'in ve Remzi'nin annesinin hikayeleri yine bence kitabın en can alıcı noktalarıydı.Zaten hikayeyi okurken Şeyh'in oğlundan ziyade diğer karakterlere odaklanıyorsunuz, Şeyh'in oğlu da adam olsun mutlu olsun diyorsunuz ama kendi tabiriyle 'Bir adamın kendi gidişiyle başlayan hiçbir hikaye geri dönüşle sona ermiyor.Gerçekten gidebilmek böyle olsa gerek.' gibi bir durum söz konusu.Güzel bir kitaptı, aslında güzel de bir absürd komedi kitabı olabilirdi, kısacası siz Şeyh'e Tarık Tufan'a milletin lafına takılmadan okuyasınız varsa okuyun gitsin.Pişman olmayacağınız temennisiyle