Augustinus ahlaki kötülüğe odaklandı. Böyle bir kötülüğün olduğunu bilen ve onu engellemek için hiçbir şey yapmayan iyi bir tanrı fikrini anlamanın güç olduğunu fark etti. Tanrı'nın, insanın kavrayışının ötesinde gizemli bir şekilde hareket edeceği düşüncesi onu tatmin etmedi. Augustinus cevap istiyordu.
Sayfa 60 - A Little History of Philisophy, 2011, ALFA, 2011, Çevirmen GÜÇLÜ ATEŞOĞLUKitabı okudu
Her şeye gücü yeten iyi bir tanrı nasıl olur da kötü olanı hoşgörebilirdi? Tanrı kötülüğü durduramıyorsa, o zaman gerçek anlamda mutlak bir güce sahip olamazdı. Yapabilecekleri sınırlıydı. Öte yandan mutlak gücü olduğu halde kötülüğü önlemeye istekli olmayan bir tanrı nasıl mutlak iyi olabilirdi? Bu hiç mantıklı değildi.
Sayfa 59 - A Little History of Philisophy, 2011, ALFA, 2011, Çevirmen GÜÇLÜ ATEŞOĞLUKitabı okudu
Bir gemiyle denize açılan ve fırtınayla oradan oraya sürüklenen biri yolculuk yapmış olmaz; sadece oradan oraya savrulmuş olur. Hayat için de aynısı geçerlidir. Kontrolsüz olmak, en değerli ve anlamlı deneyimler için zaman bulmaksızın olayların akışına kapılmak, hakiki yaşamdan çok uzaktır.
Sayfa 53 - A Little History of Philisophy, 2011, ALFA, 2011, Çevirmen GÜÇLÜ ATEŞOĞLUKitabı okudu
Yaşam, ancak ne yaptığınız üzerine düşünüyorsanız yaşamaya değer. Sorgulanmamış bir varoluş büyükbaş hayvanlar için doyurucudur, ama insanlar için değil.