472 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
48 günde okudu
Kitabı genel olarak beğendim. Yer yer fazla ayrıntılar sıkıcı yapsa da, hissettirdikleri güzel. Martin’nin zekasına, azmine, hırsına hayran kalıyorsunuz. Başarıya ulaştıktan sonra çevresindekilerin tutumu anlatırlırken keşke hissettikleri bu kadar fazla yinelenmeseydi. Zaten uzun bir roman olduğu için aşağı yukarı karakterin nasıl düşünebileceğini anlayabiliyorsunuz. Fiziksel özellikleri, yaşadığı hayat, büyüdüğü çevreye rağmen ne kadar naif, düşünceli biri olduğuna hem şaşırıp, hem hayran kalıyorsunuz. Kitaplar da daha çok güzelleştiriyor onu. Sona doğru Martin’e hem kızıyor hem de hak veriyorsunuz. Azimli, hırslı insanların istediklerine ulaşınca yaşadığı boşluk intihara kadar sürüklüyor Martin’i. O kadar uğraşıp çabalıyor ki, sonrasında bir şey yapacak hevesi kalmıyor. Sadece geçiş daha ayrıntılı anlatılabilirdi. Ruth’a olan hislerinin varacağı sonu tahmin edebilseniz de, Martin çok sonra tam olarak farkına varıyor. O kadar uğraşmasının tek sebebinin Ruth olmadığından emin oluyorsunuz böylece. Kitapta siyasi terimlere de yer verilmiş, sosyalizm ya da burjuva kesimi hakkında bildiklerinizden çok başka şeyler öğrenmeseniz de bahsedilişi dozunda yani olması gerektiği gibi. Jack London çok iyi bir yazar ama olayları anlatma biçimi, ayrıntı verme şekli kısa kitaplarında çok daha güzel, tam dozunda bence. Aynısını bu kitap için söyleyemeyeceğim malesef.
Martin Eden
Martin Eden
Jack London
Jack London
Martin Eden
Martin EdenJack London · İthaki Yayınları · 201792,7bin okunma
267 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İçimizdeki Şeytan ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi . Sabahattin Ali'nin en beğendiğim romanlarının arasında yerini aldı. Kitabın en başından sonuna kadar merak unsurunu hep canlı tutuyor olması kitabı sıkılmadan okuyabilmemizi sağlıyor . Aynı zamanda Sabahattin Ali'nin karakterler arasındaki bağı çok güzel kurduğunu söyleyebilirim. Daha açık bir şekilde söyleyecek olursam ; kitaptaki karakterlerimiz , Macide ve Ömer' in aralarında önce çok güzel bir şekilde kurduğu bağı, daha sonra bizim de ona hak vermemizi sağlayarak geri kopardığını görüyoruz. Bu da Sabahattin Ali'yi en iyi yazarlardan yapıyor.Spoiler olmaması için kitabın ne anlattığına girmedim. Bana göre herkes okumalı. Şiddetle tavsiye ediyorum.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021173,2bin okunma
Reklam
312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Feribe,yaşadığı bir aşkın acısından (tek başına halledemeyip derin bir depresyona sürüklenince ) kurtulabilmek için MİM(Mazi imha Merkezi)'e basvurur. Burası ilginç bir yerdir. Her yer bembeyazdır. Sanki temiz ,beyaz bir sayfayı çağrıştırmaktadır. Kimse kimseyi göremez. Gizlilik en büyük kuraldır. Buradaki birinci ders, unutulacak olanı hatırla.Ikinci ders yasını tut.Üçüncü ders gel barışalım artık ,üç bucukuncu ders kolaysa affet, dördüncü ders geleceğe bak!... Kitapta bu dört dersin önderliğinde Feribe'nin yaşadıklarını öğreniyoruz. Feribe'nin hayatını belirleyen şey aslında çocukluk travmaları. Geçmişe takılıp kalmış durumda. Geçmiş anı yaşamasını,geleceği görmesini engelliyor. Yaşadığı aşk macerası da bununla da ilintili. Kitabın dili ve anlatımı eğlenceli ve ironik. Bu kadar agir bir konu ancak bu kadar keyifli anlatilabilirdi. Nermin Yildirim'in ilk EV romanını okumuştum.Orada da psikanaliz seansları gören çocukluğuna takılıp kalmış bir karakter vardı. Ama o kitabın konusu tamamen başka anlatımı daha hüzünlü idi.Iki.kitaptan yola çıkarsam sanırım Nermin Yıldırım psikanaliz ile ilgili epey bir okuma yapmış. Kitaplarının odağını bu bilim dalı oluşturuyor. Öneririm
Unutma Dersleri
Unutma Dersleri
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
Unutma Dersleri
Unutma DersleriNermin Yıldırım · Hep Kitap Yayınları · 20203,807 okunma
Hayatın 1. Bölümü
Saygının tek yönlü olduğunu, istikametin de benden yukarı yaştakilere doğru ilerlediğini yol yakınken belletmişlerdi. Daha doğrusu, saygı bu olmasa da etrafımdaki yetişkin kişilerin saygıdan anladığı böyle bir şeydi. Saygı, nitelikten yoksundu; tamamen nicelik üzerine inşa edilmiş bir kavramdı. Daha büyük, daha yaşlı, daha uzun, daha zengin olan her şey ve herkes daha çok saygıyı hak ediyordu. Dolayısıyla bir çocuk büyüklerinden saygı beklememeli, onlara koşulsuz saygı göstermeliydi. Öfkesini bağırarak, üzüntüsünü ağlayarak, kırgınlığını yakınarak ifade etmesi şımarıklıktı. Çocuk, duygularını içine attığı kadar iyiydi. Çocuk, kendi olmadığı kadar makbuldu. Çocuk, birey olmadığı kadar sevilmeye layıktı. Zaten birbirlerine de saygı duydukları yoktu ki! Herkes herkesin hayatıyla ilgili yorum yapma hakkını kendinde görüyordu. Birisi genel kabule ters düşen bir seçim yapacak olsa topa tutulur, mahalle dedikoduyla çalkalanırdı. Birey olmaya, kendi seçimlerini yapmaya iyi gözle bakılmıyordu. Böyle bir ortamda çocuğa da saygı gösterilmemesi gayet anlaşılabilirdi.
330 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hayatımda beni bu kadar sarsan bir kitap okumadım. Aşkın insanlarda yarattığı boşluk, hissizlik, mecburiyetlik, aitlik ancak bu kadar mükemmel anlatılabilirdi. 2013 yılında en çok okunanlar arasına girmiş, ödül almış bir kitap. Bunu fazlasıyla hak ediyor. Sonunu ben biraz tahmin etmiştim ama bu kadar da beni hayrete düşüreceğini tahmin edememiştim. Kitap hakkında fazla detaya girmek istemiyorum çünkü anlatılabilecek bir kitap değil okunup dolu dolu yaşanması, hissedilmesi ve üzerine düşünülmesi gereken bir kitap. Kitabı ne kadar iyi anlatmaya çalışırsam çalışayım hep eksik kalacağını ve kitabın bende ki etkisini gidereceğini düşünüyorum, bunu da kesinlikle istemiyorum. Hiç Livaneli okumadıysanız, ilk bu kitapla başlamak çok çok iyi olacaktır. Kitap kendini okutsun, elimden bırakamayım, e biraz da merak ettirsin sürüklesin diyorsanız bu kitap tam size göre! 320 sayfalık bir kitabı 2 günde bitirdim, gerisini siz düşünün:)
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019106,1bin okunma
74 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Böcek metaforuna değinmek istiyorum öncelikle, bence çok başarılı bir buluş! Toplumda ezilmek, yok sayılmak, “insan yerine” konmamak, hele ki aile tarafından, aşağılık görülmek başka nasıl iyi bir benzetmeyle anlatılabilirdi? Dönüşüm gerçekleştikten sonra en yakınındaki insanların ona iğrenç bir varlık olarak bakıp da yardımcı olmak için harekete geçmemeleri iyi bir ipucu veriyor zaten okura, neden böceği seçtiğine dair. Gregor iğrenç bir böcek ve odaya kitlenerek herkesten bu utanç da gizlenmeli. Oysa Gregor aynı Gregor, dönüşen sadece bedeni. Daha bir önceki güne kadar sokaklarda çalışarak para kazanmaya çalışan aynı canlı, aynı Gregor Samsa! Yaşadıkları trajik durumlar silsilesi. Romanda güzel bir başka konu, dönüşüm gerçekleştikten sonra Gregor’un aileyle olan ilişkisi ya da ailenin Gregor ile ilişkisi. Derdi hala çaresizce işe gitmek olan Gregor’un iç duygusu, dünyadaki varlığı, saygınlığı, ailesinin sevgisini hak etmesinin tek yolunun işe gitmek olduğuna inanması… Babanın ölümcül iktidarı altında sürdürülmüş bir hayatın akabinde böceğe dönüşen bir beden ve odaya kilitlenip istenmediği ayyuka çıkan bir karakter Gregor. Aile içi totalitarizm konusunda da önemli diyaloglar yaşanıyor tüm roman boyunca. Küçük burjuva çevrelerdeki aile yapısını da temel karakterler üzerinden görüp, aslında kapalı kapılar ardında dışardan göründüğü kadar “mükemmel” ilişkiler olmadığı kitapta verilen güzel çatışmalardan bir başkası.
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,8bin okunma
Reklam
50 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.