Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyada büsbütün Darülfünunlulardan (üniversite) mürekkep (oluşan) bir askere ordusu bulundu mu hiç? Bizimkisi böyle işte. O zaman aramızda bizim ordunun adı olsa olsa `irfan ordusu´ (kültür ordusu) olur diye bir nükte doğdu ve hepimiz bunu sevdik. Allah göstermesin bu ordu yok olursa, memleketin istikbalini düşünebiliyor musunuz? Memlekette münevver kalmaz Alimallah! Aman Allah o ihtimali hiçbirimize göstermesin İnşallah!
Sayfa 77 - EVEREST YAYINLARI-84. BASIM-HAZİRAN 2023Kitabı okudu
Efendimiz (a.s.m) buyuruyorlar ki:
"Bir adamın yaşı kırkı geçtiği halde hâlâ sevabı günahını geçmiyorsa, hayrı şerrine galip gelmiyorsa, şeytan bu adamın karşısına geçer, alnından öper ve benim sâdık dostum diyerek, ona tebessümle bakar!" hadis-i şerifini aklımızdan çıkarmamalıyız. Demek ki, günahlarımız sevaplarımızdan çoksa, şeytanın arkasından gidiyor olabiliriz!
Sayfa 118
Reklam
"Arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize on dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"
Sayfa 101
Kusurlar ve günahları başkalarına anlatarak onları şahit tutmamalıyız. Kişi, sadece kendisi ile Allah (c.c.)'ın bildiği bir günahını insanlara anlatıp onları şahit tutmazsa, Allah (c.c.) kişinin o işlediği günahını affeder inşallah. Günahlarımızı anlatmışsak, Allah (c.c.) ile aramızda ki günahlara anlattığımız insanlar şahitlik yapacaklarından dolayı o günahtan hesaba çekileceğiz.
Sayfa 53
Ebû Hûreyre hazretleri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah (c.c), (dua edip) kendisinden (bir şeyler) istemeyene gadab eder."
Sayfa 38 - Tirmizi, Daavât-5/3373; İbnu Mace, Dua-1/3827
Tarih insanın idrakini, edebiyat nükte ve mizacını, matematik dikkatini, dinî eserler fikir ve ruh derinliğini artırır.
Reklam
İnanılmaz saadete erişen insanoğlunun, o saadetin bir zerresinin elinden gitmesine tahammülü yoktur. Böyle olunca da olur olmaz şeylerden dolayı moralimiz bozuluyor ve mutsuz bir hayat yaşamak durumunda kalıyoruz. Moral; mü'minin azığıdır.
Sayfa 26
Keçecizade Fuat Paşa'ya ait bir nükte vardır; muhaliflerinden mürai bir kişi, Bab-ı Âli'nin parke döşenerek genişletilen caddesini över ve pek münasip bir iş yapıldığını söyler. Paşa da, “bize atılan taşlarla döşettik” cevabını verir.
İçimizdeki Şeytan
Ne gayem, ne düşüncem vardı. Zekam bütün kuvvetini, içinde bulunduğu âna sarf ediyordu. Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi. Böyle günübirlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara, hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu..
Sayfa 250 - YkyKitabı okudu
İKİNCİ NÜKTE: İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî (R.A.) demiş ki: "Ben seyr-i ruhanîde kat'-ı meratib ederken, tabakat-ı evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letafetli, en emniyetli; Sünnet-i Seniyeye ittibaı, esas-ı tarîkat ittihaz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakatın has velilerinden daha muhteşem
Reklam
Bir çirkin tebessüm, bir iki bayağı nükte, içinden doğru gelen kısa bir çığlık: İşte ömrünün romanı bundan ibaretti.
Bildiğiniz gibi efendim, herkesin bir nükte yeteneği vardır, ama öyle bir yetenek bende.
Mantığın en eski zamanlardan beri bu emin yolda ilerlemiş olduğu, Aristoteles'ten bu yana bir adım bile ilerleyemediği ve dolayısıyla görünüşe göre tamamlanışına ulaşmış olduğu gerçeğinden açıkça anlaşılmaktadır. Zira modernlerden bir kısmı, hayal gücü ve nükte gibi akli melekeler, metafizik gibi akli melekeler üzerine psikolojik
Bir çirkin tebessüm, bir iki bayağı nükte, içinden doğru gelen kısa bir çığlık: İşte ömrünün romanı bundan ibaretti.
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kafası karışık adam Yahya Kemal'in, 17.11.1950 Cuma günü öğle namazından bir saat önce tıraş olup giyinirken, yanına gelen Cahit Tanyol'a "İyi geldin Tanyol, Orhan'ın cenazesine gidelim" derken de gidip gitmeme konusunda kararsızdır. Bakın hangi nedenlerden dolayı cenazeye gitmesinin doğru olmayacağını düşünüyor: "Tanyol, bu cenazeye gitmemiz doğru olur mu? Bu gençlerin şiir anlayışı bizimkine muhalif. Hatta onun da önemi yok, fakat bunlar çıkardıkları Yaprak adlı bir gazetede birçok defalar aleyhimde bulundular. Şimdi benim bu cenazeye gitmemi istismar ederler, sömürürler ve bundan bir nevi sığınma manası çıkarabilirler. Belki de gazeteler Yahya Kemal de cenazede vardı, diye yazarlar. Ve bu onların şiir anlayışı için reklam olabilir. Şiiri bizim anladığımız gibi düşünenlerin yolunu şaşırtabiliriz. Oysa biliyorsun, ben bunların şiirlerine inanamıyorum. Şiir ne nükte ne de zihin oyunudur. Şiirin tabiatı realitedir. Şiir mücerret soyut kavramlardan kaçar. Descartes, Kant, Hegel zihni spekülasyonda hiçbir şairin yetişemeyeceği mertebeye ulaşmışlardır."
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.