Eserde Robinson'un bulunduğu geminin fırtına sebebiyle kayalara çarparak parçalanmasından sonra, kurtulan tek kişi olarak çıktığı ıssız bir adadaki hayatı anlatılmaktadır.
Bir insanın elindeki imkanları en iyi şekilde değerlendirerek yaşama tutunmasını; zorluklara karşı amansız mücadelesini anlatan harika bir serüven romanı.
Eserde Robinson'un bulunduğu geminin fırtına sebebiyle yön kaybedip parçalanmasından sonra, kurtulan tek kişi olarak ıssız bir adadaki 28 yıllık hayatı anlatılmaktadır.
Ada'da ilk günlerindeki korku, zaman ilerledikçe yerini yaşamının sevincine bırakır. Sürekli çalışır Robinson. Çitlerle çevirdiği keçi sürüsü, şatosu ve kendisine arkadaşlık eden köpeği ve papağanı olur. Bu yalnızlık süresince zamanının çoğunu iş yapmakla, bunun yanı sıra kutsal kitabı okumakla sürdürür. Hakikatleri derinlemesine düşünmeye başlar; hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, kötü şeylerde bile iyiyi bulabileceğimizi, yazgının elimizde olmamakla birlikte, buna asla karşı koyamayacağımızı, ama çalışarak, azm ederek bunun üstesinden gelinebileceğini hatırlatır bizlere Robinson. Sayfaları çevirirken şunu çok düşündüm: 'İnsan yalnızken kendisini bulup, hakikatlere daha yakından bakabiliyormuş' yalnız geçen 24 yıl sonunda insan yiyen yamyamların adaya ayak basmasıyla Robinson korkmaya başlar ve binbir güçlükle önlem almaya başlar. -daha öncesinden bir ayak iziyle ortaya çıkan kuşku gerçek olur.- insan yiyicilerin elinden kurtardığı "Cuma" onun adadaki geri kalan zamanında dostu (uşağı) olacak, yeni maceralara ve korkulara birlikte göğüs gereceklerdir.
Robinson Crusoe bir romandan, bir serüvenden daha fazlası...