Tanrı, erkek ve kadını yarattı.
Bütün bu erkek ve kadınların her biri, kendine göre yüceydi ve herkes sevdiğinin yüceliği oranında yüceldi.
Kendisini seven kimse, kendisinde yüceldi ve diğerlerini seven kimse, kendisini adaması yoluyla yüceldi; ancak Tanrı'yı seven kimse, herkesten daha yüce hale geldi.
Herkes
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
"Hayat ne kadar güzel. Ama bizim gözümüz kör,
kulağımız sağır…” (s.81).
Doğrusu yaşamın iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin olması biraz da nereden baktığımızla ilgili bir konu. Zira insan, bakış açısına göre en zor koşullarda bile hayatın iyi ve güzel yönlerini görebilir. Bazen de sahip olduğu büyük imkânlar içerisinde küçücük sorunlara
Zamanın birinde bir memlekette, ağzından küfür eksik olmayan bir adam yaşarmış. Nerde hoşuna gitmeyen bir durum görse basarmış küfrü. Memleketin en küfürbaz adamı olarak nam salmış tabi. Herif bu kötü namından rahatsızlık duymaya başlamış; fakat küfretme alışkanlığından da bir türlü vazgeçemiyormuş. Gitmiş bir tekkeye. Şeyh efendiden derdine
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden. dışarıda kar yağacak, senin içine yağmur. anlatamadığın her şeyin eseri olacaksın ve gelecek nakarat. çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde. "söyle şimdi ben neredeyim sen nerede?" derken anlayacaksın yüreğime basa basa geçtiğini.
Yağmur var çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var çok sevdiğim rüzgarda
Daha uyanmadı komşular bugün pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışarı çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak,başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden.Dışarıda kar yağacak,senin içine yağmur.Anlatamadığın her şeyin esiri olacaksın ve gelecek nakarat çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde "söyle şimdi ben neredeyim sen nerede?"derken anlayacaksın yüreğime basa basa geçtiğini...
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı
çalacak, başıboş gezdiğin bir
sokağın kırık penceresinden.
Dişarıda kar yağacak, senin içine
yağmur. Anlatamadiğın her șeyin
esiri olacaksın.
Ve gelecek nakarat. Çivi gibi
çakılıp kalacaksın olduğun yerde.
"Söyle şimdi ben neredeyim sen
nerede?" derken
anlayacaksın
yüreğime basa basa geçtiğini
yağmur da var
çok sevdiğim rüzgar da
bugün pazar
daha uyanmadı komşular
damların üzerinde kuşlar
daha rahatlar
radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Şimdi kavak ağaçları görünüyor,
Penceresinden,
Kanal boyunca.
Gündüzleri yağmur yağıyor;
Ay doğuyor geceleri
Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda,
Onunsa daima;
Yol mu, para mı, mektup mu;
Bir düşündüğü var.
Kalıp ve anlayışlardan ayrılmak, yalnızca söyleyiş güzelliğini baz almak gerektiğini savunan, muhteşem olduğunu düşündüğümüz bir çok şiirde etkilerini görebileceğimiz İkinci Yeni adlı şiir akımının üç büyük ustası; Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat olarak geçer.
Aslen şâirliğiyle ön planda olmuş bir sanatçı 1914 Trabzon doğumlu Oktay Rifat. Roman olarak kaleme aldığı yalnızca üç eser bulunmakta;
-Bir kadının penceresinden
-Bay Lear
-Danaburnu.
Eser, dönemin İstanbul’unda geçen, yokluk içerisinde bambaşka yollara savrulan, yer yer birbiriyle kesişen, birbirine dolanan, sonra çözülüp bir süre durulan, bir sonraki kasırgayı endişeyle bekleyen, aldığı yaraları sarmak için acele eden hayatların hikayesini kaleme alıyor.
Yazarın kaleminin şiirselliğine laf yok. Kelimeler birbiriyle dans ediyor, bir tuvalin üzerindeki boyaların birbirinin içinde eriyip yeni tonlara kavuşması gibi deviniyor âdeta.
Yazarın doğa betimlemeleri beni benden aldı diyebilirim. Bazı satırları okurken güneşin ısısını yüzümde hissettim, bazı satırlarda yağmur sesi kulaklarımda.
Uzun zamandır okumak istediğim bir kalemdi, sırası gelmişti demek.
Tercihimi romanlarından biriyle başlamaktan yana kullandım. Pişman etmedi Oktay Rifat beni.
Şiirleri de güzeldir. Düzenli aralıklarla açıp bir kaç satır okunması kalbe iyi gelir.
‘Sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
Cıvıl cıvıl;
Az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
Boynum bükük.’
İyi okumalar dilerim.
DanaburnuOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 200860 okunma
Başı boş gezdiğin bir sokağın, penceresinden...
Dışarıda, kar yağacak, senin için de yağmur...
Anlatamadığın, her şeyin esiri olacaksın...
Sonra bir Ahmet Kaya, sarkısı duyacaksın, gelecek nakarat ve çivi gibi çakılıp kalacaksın, olduğun yere.!
Söyle şimdi sen nerdesin ben nerde ?
youtu.be/mNb81qxex4E