Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk'ü Birinci teşrin'in son günlerinde beklenmeyen bir hadise oldu, Osman Paşa'ya Moskof kumandanından bir elçi geldi. Elçi, Pilevne'den çıkmak ve kurtulmak mümkün olmadığı düşüncesinde bulunan kumandanından teslim teklifini getirmişti. Paşa, düşmana, Türklüğe ve kendisine yakışır şekilde mertçe bir karşılık verdi. Bu karşılıkta şöyle diyordu: "Bu ana kadar yapılan çarpışmaları askerlerimizin kahramanlığı ile hep biz kazandık. Ortada teslim olmamız için hiçbir sebep yoktur. Ayrıca askeri namusun gerekli kıldığı hareket de henüz yapılmamıştır. Onun için düşmana teslim olmaktansa, vatan, din, devlet ve millet uğrunda kanlarımızı seve seve akıtmaya hazırız". bulunduğu her savaşta yiğitlik de bulunur.
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
Reklam
Nazım Hikmet
Kömürcü ismail -Usta! Alaeddin döndü kömürcü Ismail'e -Ne var Ismail?
Karadağ'ın Bir Meyvesi
Aziz kardeşlerim! Bu defa mektub yerinde bu meyveyi gönderiyoruz. Bir âyetin mana-yı işarîsinin külliyetinden bir ferdi, Hürriyetten bu âna kadardır. Teşrin-i sâni otuzuncu gün 1358'de Karadağ başına çıkıyordum. "İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helâketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı, ne vakte kadar..."
Sayfa 53 - Zehra Yayınları. Azra andolsun ki, gerçekten insan ziyandadir. Ancak iman edenler ve Salih amellerde bulunanlar bundan müstesnadır.
İki tümene ayrılan ordu 27 ikinci teşrin gecesi yürüyüşe geçti. Birinci tümen Gazi Paşa'nın buyruğunda idi. Ertesi sabahın çok erken saatlerinde, düşman topçusunun dakikadan dakikaya artan ateşi altında, Pilevne kahramanları ileri atıldılar. Kahraman Gazi Paşa, askerlerinin maneviyatını arttırmak için ilerde bulunuyordu. Ordu yavaş sesle tekbir getirerek yol almakta idi. Düşmanın şiddetli ateşine rağmen az zamanda çok yüründü. Fakat Moskofların her an artan ateşi, Türk ordusuna kayıplar verdiğinden, yürüyüş bir aralık biraz duraklar gibi oldu. Osman Paşa'nın yeni bir hamlesi bu duraklamayı önledi. Moskoflar bütün toplarını Türkler'e çevirmişler, Pilevne kahramanlarının üzerine cehennem alevleri kusuyorlardı. Fakat Gazi Paşa'nın ordusu yine ilerliyordu. Düşenler arttıkça tekbir sesleri yükselmekte idi. O kadar ateş altında tekbir sesleri, sonunda Moskofların manevi gücünü sıfıra indirdi. Gazi Paşa ve ordusu ilerliyordu. Düşmanın birinci savaş hattına az bir yol kalmıştı. Moskoflarda kaçma istekleri gözüküyordu. Pilevne ordusu buna imkân bırakmayan bir hızla saldırdı. Mert bir süngü saldırışı Rusları bu hattan söküp attı. Moskof siperlerine o kadar çabuk girilmişti ki, düşman ancak bir topunu kaçırabilmişti.
176 syf.
·
Puan vermedi
sabahattin ali'nin 1942'de yazdığı muazzam roman. roman her ne kadar "teşrin-i evvel"lerde, "kanun-u sani"lerde geçse de, berlin'de henüz metro bugünkü gibi yaygın olmasa da, kısaca roman dokusu eski gibi gözükse de, beşerin evrensel ve değişmez özelliklerinin apaçık tezahürü itibariyle güncelliğini her daim korumuş, kanımca
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Panama Yayıncılık · 2019314,5bin okunma
Reklam
İlgililerinee :)
İTTİHAT VE TERAKKİ LİDERLERİNİN YURTDIŞINA KAÇIŞLARI VE BUNUN İSTANBUL BASININDAKİ YANKILARI Birinci Dünya Savaşı yenilgisi, İttihat ve Terakki’nin yenilgisiydi. Talat Paşa kabinesinin istifası ile birlikte iktidarı bırakmak zorunda kalan İttihatçılar bir çeşit panik içinde kalmışlardı. Son kongreyle Teceddüt Fırkası’na dönüşüm, ağır
İlgililerineee :)
TALAT, ENVER, CEMAL PAŞALARIN MEKTUPLARI Her üç paşa da, gitmeden önce Sadrazam İzzet Paşa’ya birer mektup bırakmışlardır. Cemal Paşa’nın mektubu 1 Teşrin-i sani 1918, Talat Paşa’nın mektubu 2 Teşrin-i sani 1918, Enver Paşa’nın mektubu ise 3 Teşrin-i sani 1918 tarihlerini taşımaktadırlar. İstanbul basını tarafından kaçışı en fazla
Manuel’ in hain rehberler idaresinde sapa yollardan sevk ettiği ve Türklerin baskınlarına maruz bıraktığı Alman ordusu 25 Birinci teşrin 1147 senesinde, Eskişehir havalisinde perişan edildi, geri dönenlerin mühim bir kısmı da Rumların tecavüzleriyle yok oldu. Bu akıbeti gören Fransa Kralı, Selçuk ülkesinden geçmenin imkânsızlığını anlayarak Efes - Denizli - Antalya yolunu takip etti. Bununla beraber, yolda Türkmen hücumlarıyla hayli zayiat veren St. Louis Antalya’ya vardı, ordunun bir kısmı ile gemilere binerek Suriye’ye geçti. Antalya civarında kalanlar, Türklerin hücumları ve Rumların yağmaları, açlık ve hastalıkla perişan oldu. Türkler bu Haçlılara acıyarak kendilerine ekmek ve para dağıttılar; hastalarını tedavi ettiler. Rumlardan satın aldıkları Haçlı paralarını onların düşkünlerine dağıttılar. Türklerin şefkat ve merhametini gören üç binden fazla Frank’ ın Müslüman olduğu rivayet ediliyor. Rumların hıyanetini ve Türklerin insanlığını anlatan bir Haçlı yazar: ‘’Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet’’ feryadıyla Türklerin şefkat ve iyiliği ile Haçlıların dinlerini satın aldıklarını, bununla beraber din değiştirme hususunda Hristiyanlara hiçbir baskı yapmadıklarını da ilâve eder. Böylece, Bizanslılara dindaş diye yardıma gelen Haçlılar, bu seferler sonunda Rumlara düşman ve Türklere hayran olarak dönmüşlerdir. Prof. Dr. Osman TURAN, Selçuklular ve İslamiyet, Nakışlar Yayınevi, s.92, 93
Sayfa 92 - Nakışlar YayıneviKitabı okudu
Şu anki İlahiyat Fakülteleri için ne düşünüyorsunuz?
Çoğu bozuk. Bu dini içeriden yıkmaya çalışıyorlar. Tahrif Hareketleri kitabımın bir cildinde din aleyhine yazan çizen gazetecileri, ikinci cildinde Kemalistleri anlattım. Üçüncü cildini şimdi yazıyorum. Bu cildi Fethullah Gülen basta olmak üzere din adamlarına hasrettim (O tarihte 3. cilt henüz bitmemişti). M. Nuri Yılmaz'dan başladım, Dr. Lütfi Doğan'a kadar... Ne tahrifler yapılmış. hepsini yazdim. Sizin gibi gençlerle konuşurken sıkıntı çekiyorum. Kullandığım kelimeyi bilemediğinizi düşünüyorum. İlk mektebe gidiyordum. Ayların adı teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel, kanunısâniydi. Orta mektebe giderken birinci kânun, ikinci kânun, birinci teşrin, ikinci teşrin oldu. Lisede ise Ekim, Kasım, Aralık, Ocak. Bu Aralık ayına katıla katıla gülüyorduk. Öyle ay adı mı olur, arada kaldı herhalde, diye! Liseyi bitirinceye kadar bir ayın adı üç kere değişti. Böyle dil olur mu? Bir müellif kitabı niye yazar? Yüzünü görmediği adama hitap etsin diye. Sen bir nesil içinde üç kere dili değiştirirsen kitap ne işe yarar? Dil inkılâbının, Tarih Tezi'nin vs. her şeyin asıl gayesi İslami yok etmekti. Bu zihniyet şu anda da devam etmektedir. İstanbul'un fethini müjdeleyen hadisin Hz. Muaviye tarafından uydurulduğunu, bu yüzden Kütüb-i Sitte'de olmadığını söylüyorlar. Hâlbuki bu hadis sahihtir fakat Kütüb-i Sitte'de yer almamıştır. Emin Saraç hoca da bu tip ilahiyatçılarla uğraşıyordu. Bu nedir biliyor musun? Bu, Yaşar Nuri Öztürk kafasıdır. Bunlar laiklikle İslamiyet'i telif etmeye çalışıyorlar. Bu dini içeriden yıkmaya çalışıyorlar. Aynı M. Kemal gibi bu da beynelmilel bir projedir. Arkasında başka hesaplar var.
Sayfa 61 - Kadir MISIROĞLU'yla röportajdan bir bölümKitabı okudu
Reklam
Teşrin: Yılın onuncu ve on birinci aylarına verilen ortak ad.
Rousseau’nun halk egemenliği anlayışının yansıması olan ”bilge kanun koyucu” olarak Mustafa Kemal, millî hâkimiyetle özdeşleştirilmiş,303 inkılâplar ve kanunlar da o minvalde değerlendirilmiştir. Bizzat kendisi, 1926 İzmir Suikastı’nın kendisine değil, millete yapıldığını ifade ederek kendisini ulusla özdeşleştirmiş, sorgulanamaz bir önder olarak
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.