Bir gece kendisi de bana şöyle seslenmişti:
"Biliyor musunuz Celeste, eserlerimin edebiyat dünyasında bir katedral niteliği taşımasını istiyorum. Bu yüzden bir türlü bitiremiyorum. İnşası bitse bile her daim bir şeylerle süslenebilmeli; bir vitray, bir sütun başlığı, küçük bir mabet veya köşede küçük bir heykel."
Bitmeyecek benim şu inşaatım. Kendimi bir türlü istediğim gibi bitiremiyorum. Bitmiyor katlarım, balkonlarım, temelim. Merdivenlerim bitmiyor. Bazen bir kat çıkıyorum gibi oluyor ama gel gör ki merdiveni yok. O kata çıkılmıyor. O balkondan bakılmıyor. Musluklardan şorul şorul sular akmıyor, kaloriferler gürül gürül yanmıyor. "Olmuyor olmuyor" şarkısındaki gibi olmuyor. Ben de levhayı asıyorum tabii, "inşaat halinde" diye. Acaba diyorum kendini istediği gibi tamamlanmış hisseden, dekore eden, geçip oturan, manzarasına da bayılan var mı? Ben miyim bir kendini çekiştirip duran? Ve en önemlisi de, nereye kadar..