Bizim olan gidiyor bizden
sabah çimeninde çiy gibi, ısısı gibi
ısıtılmış bir yemeğin.
Nereye, ey gülümseyiş? Ey bakış:
Yeni, sıcak, tutulmaz dalgası yüreğin;–
yazık: İşte buyuz biz. Dağılıp eridiğimiz evren
boşluğunda kalır mı ardımızdan bizim tadımız?