Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beni âzat et İstanbul, Meriç’in sularına gömdüğüm aşkım, Boğazın sularında boğulan adamlığımla yaramam sana Bütün ahşap bina yangınlarında yanan yüreğim Ve koyu karanlık sokaklarında bıraktığım yalnızlığımla Yâr olmam sana Beni âzat et İstanbul.
Bazı zamanlar vardır: İnsan göz göre göre kendi sonuna ilerlerdi. O anların tek bir saniyesini bile unutmazdı. Güneşin nasıl parladığını, Boğaz’ın sularında titreyen yakamozları ve günün tüm bu güzelliğine rağmen gününün hatta hayatının en acı anlarının kaderine kara bir leke gibi kazındığını bile bile çaresizliğe tutsak kaldığının her ayrıntısını hatırlardı.
Sayfa 131 - Parola YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ve bir adam, gözleri kapkara sularında Boğazın, Kapkara suların üstünde kapkara gemiler... 'Bunlar geldikleri gibi gidecekler' "
392 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
-Spoiler içerir- Bildiğim hiçbir masala benzemeyen bir masaldı bu okuduğum Hayatım boyunca duyduğum en gerçek masaldı. Bir İstanbul masalı , bir Türkiye masalı ve hatta kocaman dünya içinde oynanan oyunların en gerçek masalı.. Masallar hepimizin bildiği haliyle bir nasihat ile biter, içerisinde büyük dersler taşır. Peki siz hiç yaşadığınız çağı
Masalcı
MasalcıErhan Altunay · Destek Yayınları · 2016820 okunma
İstanbul'un kalbi gibi atar aşk, boğazın serin sularında bulur sevdiğini...
416 syf.
9/10 puan verdi
Livaneli'nin hem tarihi olayları - Yahudi Soykırımı, Struma Olayı - hem de bu olaylardan etkilenen iki aşığın hayatını konu aldığı kurgusal romanıdır. Romanda ele alınan bir başka konu ise romanda yer alan "Halkla İlişkiler Görevlisi Maya Duran" üzerinden kadının toplumdaki ahlaki değerleridir. Eser, üniversitenin Halkla İlişkiler Görevlisi Maya Duran’ın Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner’i karşılamakla görevlendirilmesiyle başlar. Bu yaşlı Profesör Maya’nın oldukça ilgisini çeker. Maya, Wagner’i tanıdıkça onun hayat hikâyesini merak etmeye başlar. Hikâye şöyledir: Yahudilere yapılan baskı sonrası genç Maximilian ve sevgili eşi Nadia bu baskılara daha fazla dayanamaz ve Avrupa’yı terk etmek üzere bir tren yolculuğuna çıkarlar. Yolculuk sırasında tren durdurulur ve Nadia trenden indirilir. Bundan haberi olmayan Wagner, Nadia’yı geri almak ister fakat tren çoktan harekete geçmiştir. Bu süre zarfında İstanbul’a gelen Maximilian, Nadia’dan bir haber alır ve onun bir gemi ile İstanbul’a geleceğini öğrenir. Uzun zaman bekler ve nihayet gemi Boğaz’ın sularında görünür. Fakat dönemin Türkiye hükümeti geminin limana demirlemesine izin vermez ve gemi Şile kıyılarına çekilir. Maximilian her gün Şile kıyılarına gider ve gemideki biricik aşkı Nadia’yı uzaktan izler. Ancak bir Rus denizaltısı tarafından gemiye ateş edilir ve gemi sulara gömülür. Profesör ise yıllar sonra yine aynı kıyıya gelerek Nadia için yazmış olduğu eserini –Serenade Für Nadia- çalar.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021136bin okunma
Reklam
Hangi tabuttan bahsediyorlar???
Mehmet cevap vermedi. Kayığın Kız Kulesi’nin surlarına yanaşmasıyla garip bir sessizlik oldu. Mehmet ve Aytuğ hızlı bir şekilde kayıktan indi. Kayıkçı, boğazın karanlık sularında kaybolurken Mehmet Aytuğ’a döndü. “Tabutu vermemiz gerekebilir!” dedi neredeyse fısıldayarak.
Çocuk, Bir balık olsam Boğazın serin sularında Mücadelem sadece suya karşı olsa..
Haşim’in yüreği hiddetle, gayzla, belki de kendisinin de farkında olmadığı bambaşka bir ihtirasla attı. Recep, içinde bahar müjdesi veren tatlı bir rüzgâr estiğini hissetti. Gözleri deniz üstünde ışıkları birdenbire yanan bir pencereye kaydı. Açık, beyaz perdesi rüzgârla hafif hafif sallanıyor, üstündeki iki uzun gölge de beraber... Haşim küreklere sarılmış, olanca kuvveti ile sandalı uzaklaştırıyor. O kadar denizden hacıyatmaz gibi çıkıveren, beyaz elleriyle sandallarını batırmak isteyen, şakaklarına yapışan ıslak saçların arasındaki beyaz yüzde Haşim’i kahretmek isteyen gözlerin menhus ışıltısından kaçmak istiyor. Hatta, Çelebizade Yalısı’nın karanlık çehresine bile bakmadı. Gözlerini açıp kapayıncaya kadar sandal Kübik Palas’ın karşısına ulaştı. Üstü kapalı geniş balkon ve ardındaki kocaman salonun ışıkları göz kamaştırıyor, Boğaz’ın dalgın sularında elektrik ilanları gibi parlıyor. Eğlencelerinde bile ticaret havası olan garip yeni âlem! Gece yarısı denizden çıplak kızlar fırlayan hülya ve şiir dünyası!
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1915 yılında; Gelibolu Çanakkale Savaşı sırasında, Barbaros Hayreddin zırhlısı, İngiliz denizaltısı tarafından Gelibolu sularında, içinde taşıdığı sırlarla birlikte, boğazın karanlık sularında batırılır. 1944 yılına gelindiğinde; Türk yapımı bir yolcu uçağı, Ankara-İstanbul arasındaki gizli bir görev seferi sırasında, iki Alman savaş
Hazine
HazineCenk Kayakuş · Kanon Kitap · 202030 okunma
Reklam
ÇANAKKALE Tarihî mefküremiz Hem ebeddir, hem ezel İspat isyeyenlere Bir Çanakkale yeter İbret almak isteyen O tabyalara baksın Boğazın sularında İngilizi arasın Gururla şanlı bayrak Elden ele geçecek İbret almayan güruh Tuzlu suyu içecek Ey Türk'ün öz çocuğu Nöbet sende daima Başımız hep yüksekte Düşmedi,düşmeyecek!.. Deli Filozof
Özlemişse demek ki ?
Sonra, İstanbul’u göreceği geldiğini babamdan saklarmış... Fakat mümkün mü? Daha uykuya dalalı iki dakika olmadan uyandırır ve Kalender’deki yalımızda, civarındaki koruda veyahut Boğaz’ın sularında geçmiş bir uzun rüyayı anlatırmış. Birkaç uyku dakikasına bu kadar uzun rüyaları sığdırmak için insanın o yerleri herhalde çok, çok göreceği gelmiş olması lâzım gelmez mi?
Sayfa 13
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.