SÜRVEYAN HEKİM
“Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında.
Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur.
Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız.
Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
Şehir merkezindeki çok yoksul bir bölgede çalışan aile hekimlerinden biri şöyle diyordu:
Daha çok para temin etmeye çalışarak yoksulluk ve hastalıklar arasındaki bağlantılarla uğraşmak bana göre zatürreye yakalanmış bir hastaya antibiyotik reçetesi yazmaktan farksız. Her iki durumda da uygun tedaviye uygulamış oluyorum. Nasıl ki bazı ilaçlar belli hastalıkların tedavisinde uygunsa, daha fazla para ya da tatil veya daha iyi bir ev de hastamın sağlık durumu düzeltebilir.
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir.
_Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
Kaçırılan bir çocuğa dair
...
Genç kadınların ısrarı üzerine hâkim bey kibarca öksürüp
sandalyesinde biraz doğruluyor. Herkes ağzına bakarken,
“Sizleri meşgul etmekten çekiniyorum gerçekten” diyerek
yan çizme eğilimini belli edince karısının,
“Hadi ama uzatma, herkes dinlemek istiyor” demesi üzerine tane tane,
güzel bir Türkçeyle
_Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, şükretmeyi, azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umuduyla avunmayı öğretir.
_Din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir.
_En derin dinsel önyargı kaynağı yoksulluk ve cehalettir. Savaşmamız gereken kötülük de budur. Din aldatmacasının gerçek
“Sevgili Paşam, Cumhuriyet’in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum.
Dur, hiç itiraz etme!
Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi
olarak elbette biliyorsun.
Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını
Azizim İbrahim Cemali,
25 Ağustos 1974
Tam gönlümüzce olmadı ama yine hayli şey oldu. Gazeteleri okudum. Yapılan haritalara baktım. Fakat bugünkü durumu kavramış olmaktan uzağım. Meselâ Lefkoşa kimin ne elinde, bilmiyorum. Bir bölümü bizde, bir bölümü onlarda diyorum. Fakat bir düz şehrin yarı yarıya nasıl bölüneceğini anlamıyorum. Ateşkes
Yetersiz beslenmenin doğurduğu zafiyet, çoğunlukla genç kuşağı tehdit eder bir hal almıştı. Bugünkü gibi kellifelli, toplu ve göbekli insanlara rastlamak neredeyse mümkün olmuyordu.
Darbe ve tutuklanma
Akşama doğru saat 7'yi geçiyordu , özel kalemden, tanıdığım bir ziyaretçimin geldiği bildirildi. Kendisini kabul ettim. Tanıdığım kişi, bazı subay ve komutanların görüşme talebini getirdi. Sadece, beni mutlaka görmek istediklerini söyledi. Gelen ziyaretçimde başka hiçbir bilgi yoktu. Haberi getiren kişi, eve varış saatimi
Azizim İbrahim Cemali,
25 Ağustos 1974
Tam gönlümüzce olmadı ama yine hayli şey oldu. Gazeteleri okudum. Yapılan haritalara baktım. Fakat bugünkü durumu kavramış olmaktan uzağım. Mesalâ Lefkoşa kimin ne elinde, bilmiyorum. Bir bölümü bizde, bir bölümü onlarda diyorum. Fakat bir düz şehrin yarı yarıya nasıl bölüneceğini anlamıyorum. Ateşkes