"o 'en büyük leke'ye takılıp kalmadım. dünyaya bulaşmadım, öğretmenliği ve sessizliği seçtim, hale bakıp sözlere aldırmadım diye, allah'a hamdediyorum; içim içime sığmıyor. onlar altın topladılar, ben hazine buldum. onlar saraylar inşa edip bir kaç koltuk elde ettiler, ben tapınak inşa ettim ve iyilik tanrısının sonsuz
...bir süre önce bir köşe yazarı, "Bu Z kuşağı maldır" yani hayvandır demişti. Eğer birileri, özgür düşünen, olup biteni sorgulayan, koyun gibi itaat etmeyen gençlerden rahatsız oluyorsa, " Boş ver, bunlar Z kuşağıdır, maldır", diyerek kendilerini rahatlatmaya çalışırlar.
Sayfa 16 - Üstün DökmenKitabı okudu
Reklam
Mâşa Öyle bir his var ki içimde sanki çok uzun uzun zamanlar önce doğmuşum ve hayatımı sonsuz bir kuyruğu yerlerde sürükler gibi taşıyorum . Ve sık sık yaşama hevesi olmuyor içimde. (Oturur.) Elbette bunların hepsi boş laf. Tüm bunları silkinip üstünden atmalı insan.
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma... Boş yere mağaramdan çıkarma beni.
Budur...
Ânı yaşayan kimse kalmadı, hatta kimsenin anı biriktirecek kadar hakiki kimsesi de kalmadı diye düşünmeden de edemiyorum sıklıkla. Sanırım kıymetli olanın ne olduğu konusunda herkesin oldukça kafası karıştı ve en nihayetinde de kıymet, maalesef olmayacak şeylere kaldı: En kötü kitaplara, en vasıfsız insanlara, en anlamsız söylemlere, en boş işlere...
"Eğer dağınık bir masa dağınık bir zihnin göstergesiyse, boş bir masa neyin göstergesidir ?" -
Albert Einstein
Albert Einstein
İndigo Yayınları
Reklam
Yuvarlak Masa
Arthur'un Camelot'daki şatosunda duran yuvarlak masanın çeşitli tarifleri vardır. Bazıları bu masaya 100 veya daha fazla şövalyenin oturabildiğini söyleseler de tüm tariflerde ortak bir nokta bulunur: o masada her şövalye eşit önemdedir. Oturumlar sırasında 'Tehlikeli Koltuk' veya 'Tehlike Koltuğu' olarak bilinen tek bir sandalye boş bırakılır çünkü o koltuğa oturan şövalyenin Kutsal Kâse'yi bulacağına ve öleceğine dolayısıyla Yuvarlak Masa günlerinin sona ereceğine inanılır.
sonsuza dek rezerve, Rejans ♡♡♡
İki numaralı masa rakı şişesi ve leblebisiyle "sonsuza kadar rezerve" yazan bakır levhasıyla aynı yerde duruyordu. Tüm restoranın tıklım tıklım dolu olduğu zamanlarda bile boş olan masayı babama gösterip "O masa neden boş?" diye sormuştum bir gün. Babam dalgın gözlerle masaya bakıp, "O masa Atatürk'ün Perinciğim. Bu restorana sık sık gelirmiş ve hep aynı masada otururmuş, ölümünden sonra restoran sahibi O masayı sonsuza kadar rezerve yazısı yazarak ayırmış" demişti.
Sayfa 115Kitabı okudu
Kapılara da çarpılır, evlerden de kaçılır, bankalarda da ağlanırdı...Yine de "Amann Boş ver"derdi hayat." Hâlâ herkes gençken boş ver."
Biri, masa başında bir dünya kurmaya kalkışıp bu uğraşı hayatının eksenine yerleştirdiğinde, ki otuz yılı aşkın bir süredir iyi ki ya da boş yere yaptığım başka bir iş değildir, midye üslûbuyla hareket eder, arasıra açılır, açılacağı âna dek kendi içine kapanır, orada, her seferinde, renginden sonuna varasıya emin olamayacağı sert bir yumrunun olması, oluşması için dertop olur, yoğunlaşır, derişir, hem gizlenir, hem açığa çıkarma sürecini kateder ağır ağır, ne olursa olsun, bu inşa ömrüne irili ufaklı gizler, giz atomları, hücreleri eşlik eder.
Sayfa 15 - Sel Yayıncılık, 7. Baskı, Ekim 2018Kitabı okudu
611 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.