- “bu oda yalnız bugün değil, her zaman böyle karanlık... Burada kitaplarımla ben yaşarız ve bize aydınlık getirecek kimsemiz yok... Ben burada yalnızlığı bardak bardak içiyorum. Ve ihtiyar kanepelerle konuşmak istediğim zaman, onlar artık bana anlatacak yeni bir şey bulamıyorlar...”
“Düşüncelerini, yargılarını değişmez sayıyorsun ve hatta onları yaşam kuralı olarak kabul ediyorsun; ama dostum, benim yaşımda düşüncelere, yargılara ve kurallara değil, sadece deneyime inanıyor insan;…”
"...üstelik de kitapların kendi soluğumuzun ötesinde, insanları kendimize bağlamak ve tüm yaşamların en acımasız düşmanı olan fanilik ve unutulmuşluk karşısında kendimizi müdafaa etmek için yaratıldığını bilen ben unutmuştum onu."
"Acı bir tat kapladı dudaklarımı, unutulmuşluğun acı tadı: Eğer rüzgâr, bastığımız yerlerde bizden kalan son izleri de yok edecekse, neye yarardı yaşamak?"