'Neden böyle olur insanlar?" Kendi kendine kızıyordu: Sen onlara iyilik edersin, o sana kötülük.Utanmak ,arlanmak da bilmiyorlar.Sanki kural bu imiş.Hep kendilerini haklı görürler.Herkes onlara kul-köle olsun.Kul-köle olmazsan zorla yaptırırlar bunu.
Sayfa 73 - Ötüken Yayınları,Mümin DedeKitabı okudu
Dinde kader sadece bir itikat işidir; bir amel ve hareket mevzuu değil... Yani" Kader böyle imiş" diye hiç bir fert fiilinin sorumluluğundan kurtulamaz veya hareketsizliğini mazur gösteremez.
Reklam
İkimiz de aynı şehirdeyiz ve birbirimize varmamız için yarım saatten daha az bir zaman yeter. Buna rağmen o orada ve ben buradayım. Neden? Sebep yok... Ben burada ne yapıyorum? Kendimi ve etrafımdakileri sıkmaktan başka ne işim var? Onun da orada pek lüzumlu şeylerle uğraşmadığı muhakkak. Böyle bir günde oturup piyano çalacak değil ya... Dünyada şimdi onunla yan yana bulunmamamız kadar mantıksız ve lüzumsuz ne vardır acaba? Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş, âlâ! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı değil mi ya?
"Kader böyle imiş! Aşk böyledir! Kadın zayıf bir mahluktur!"
Eskiden halk arasında "hortlak", "vampir" adı verilen, vehim ve hayal ürünü bir cismin varlığına inanılıyordu. Bu hayalin esası ise ölenlerin ruhlarıydı. Batıl inanışa göre ölenlerin bir kısmının ruhu kötü ruhlara karışarak ve onların şekline girerek bir süre sonra kabirlerinden çıkar, şuna buna ve özellikle kendilerinden farklı yaradılışta olanların geceleri hanelerine gelerek onlara musallat olurlarmış. Ölülerin böyle hortlak şekline girmelerinde tamamen gömüldükleri yerin etkisi olduğuna inanılırdı. Hortlak çıkan en müsait yerler Edirne ve Manastır civarı imiş. Edirne'de ortaya çıkanlara oranın tabirince hortlak, Manastır'da vampir adı verilirdi. Abdülaziz Bey / Eski Osmanlı Âdetleri, Merasimleri, Tabirleri ve Davranışları
Sayfa 129Kitabı okudu
432 syf.
1/10 puan verdi
O HAYIN; ZALIM, VEFASIZ KİTAP.
Epeydir inceleme yazmıyordum, okuduğum kitapları kurcaladım ve kura çektim. Şanslı kitabımız Hercai imiş. Siz de hazırsanız başlayalım! Bu kitap, bir aşk hikayesini anlatıyormuş ama gel gör ki aşk kelimesini hak edecek tek bir sayfa bile bulamazsınız. İntikam ve aşkın iç içe geçtiği bir hikaye yaratmış yazarımız! Karakterlerin basitliği, o rollenmeleri, çekişmeleri ve aralarındaki ilişki, bir çöldeki kum tanesi kadar anlamsızdı. Mardin gibi büyüleyici bir mekânı bile harap etmişler. Bu muhteşem şehri, kitabın çirkin kurgusu ve karakterlerin sığlığı ile boğmuşlar. Mardin'in mistik atmosferini bertaraf etmiş pek kıymetli yazarımız. Dili zaten ayrı bir rezalet. Yazarın cümleleri birbirine düşman gibi, aralarında uyum yok. Sanki kelime dağarcığı bir ilkokul öğrencisinin seviyesindeymiş gibi. Kitabı okurken, insan kendini ortaokuldaki bir kompozisyon yarışmasını dinler gibi hissediyor. Sonuç olarak, bu kitap neden yazıldı bilmiyorum ama dizisi bile çekildi. Bu demek oluyor ki üzerinden çok fena para kazanıldı, yazık ki ne yazık... Eğer kıymetli vaktinizi harcamak ve okurken acı çekmek istiyorsanız, işte size mükemmel bir fırsat. Ama benim sizlere önerim; bu kitabı görmezden gelmek ve hayatınıza olduğu gibi devam etmek... Ha bu arada dizisi demişken, birkaç kez denk gelmiş ve bir göz atmıştım zamanında. Allah'ım ne kadar iğrenç bir diziydi böyle! E çünkü kaynağı ortada dizinin, iyi olma ihtimali var mı ki? Hele o erkek oyuncunun ortalıkta "Boboanne, boboanne!" diye gezinmesi, o ses tonu... Hatırladıkça içim geçiyor, neyse daha fazla uzatmayayım çünkü ben rahatsız oluyorum.
Hercai
HercaiSümeyye Koç · Epsilon Yayınları · 20172,962 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.