Bireyle Tanışalım
Aklı başında insan, bedenin, zihnin ve ruhun gelişimine dair bilgileri, düşünce ve uygulamaları sağlıklı bir süreç yürüterek içselleştirmiş bireydir. Aklı başında insan, gerçekleri inkar etmez, kendini tanımayı, içinde bulunduğu şartları öğrenmeyi ve öğrendikleri ile doğru davranışlar geliştirmeyi seçer. Aklı başında insan her şeyden önce birey olma cesaretini gösterir. Birey olmak toplumun sağladığı alternatif bilgi ve düşünceler arasında kendisini için doğru seçim yapabilmek demektir. Bireyin düşüncesi kendi sınırlarını bilmesine bağlı olarak daha sağlıklı hale geliyorsa bireyin kendi sınırlarını keşfetmesi hayati önem taşır. Bunun için önce insanı tanımalıyız. İnsan, beden, ruh ve benlikten oluşur. "Kendimizi ve varlığı keşfetmek ve bu keşfe uygun varoluş hayat ilkeleri belirlemek hayatımızın anlamlılığı için gereklidir." O halde iyebiliriz ki insanın, anlamı arayan ve fiziksel gerçeklerin ötesini merak eden bir yanı vardır İnsanın bu yanına "ruh" deriz. Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm Yunus Emre "Eğer fikrini rahatsız etmezsem sana açıkça söylemeliyim ki, insanın varlığı ne ruhtur, ne de sadece beden..." Muhammed İkbal Kendi iyiliğini maddi ve manevi anlamda gözetmesi için ortaya çıkan güce de "benlik " (nefs/ego) diyoruz.
Uygarlık iki ana nehir olarak tarih boyunca kendini İfadeye kavuşturmuştur. Birincisi; kent-sınıf-devlet aygıtlarıyla topumu kıskaca alan anti toplumcu uygarlık iken, ikincisi,; demokratik, ekolojik ve komünal değerleri savunan anti-uygarlıkçı demokratik uygarlık direnişleridir. Tarihte bunun örnekleri cokça görülmektedir. Belki de bu durum tarih kavramini kendisi için de geçerlidir. Sadece yazili belgelerin önem arz ettiği gerçekliğiyle kargi karşıyayız. Oysaki insanlığın oluşum seyri ve yerlesik yaşama geçişine kadar ki süreç insanlık tarihinin yaklaşık %98 'ini oluşturmaktadır. "Uygarlık" olarak belirtilen süreç ise sadece %2'lik kismi oluşturuyorken; bizlerin buna '"tarihimiz budur" diye sahip çıkmamız eksiltili bir yaklaşım olacaktır. Insanlık tarihinin %98'i yazılmamışken, %2'lik kısma sığınmak hatadır.
Reklam
Hayatın anlamı nedir ve nasıl tartışılır bilmiyorum, ilgilendirmiyor da. Yaşanılan an ve yaşanmak üzere olan andan öte bir anlam olduğuna da inanmıyorum. Hayatı ciddiye almak yada almamakla ilgili tartışmalarda neyin kastedildiğini anlamıyorum, ama hayatın ve yaşıyor olmanın değerinin farkındayım. Akışının önüne çıkan engellerle savaşmayı içerdiğinin de. Şöyle yada böyle yaşanmalı diye ölçülerin olamayacağını öğreneli çok zaman oldu. Bana göre hayat sınırsız bir oyunlar dizisi ve bunların hepsini oynayacak zamanımız yok. Onu değerli kılan da bu. Son bir söz. Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer. Hoşça kalın!
Evrime dayanmasının yanı sıra, emniyet kemeri gibi sistemler sistem entegrasyonunu desteklerler. Yollar, sirenler, trafik ışıkları gibi bağımsız gelişebilen güvenlik teknolojilerinin etkileri tek başlarına sınırlı olurdu. Sadece bu sistemlerin mantıksal yaklaşımı ile bir güvenlik altyapısının kurulmasını mümkündü. Bu, biyolojik bir süreç olan yeniden birleşimden -var olan sistemlerden çeşitlilik üreten doğanın en eski numaralarından biri- farklıdır. Sonuç olarak ortaya çıkan sistem ek olarak önceden hayal dahi edilemeyen yararlı standartlar üretebilir.
Lenin'in ünlü "Devrimci kuram olmadan devrimci hareket de olmaz." sözü*, bir devrimin lafazanlıkla ya da aktivizmle değil; praksisle, yani yapıları dönüştürmeye yöneltilen düşünce ve eylemle gerçekleştirileceği anlamına gelir. Bu yapıları radikal bir biçimde dönüştürmeye yönelik devrimci süreç, önderlerini "düşünenler", ezilenleri de sadece "yapanlar" olarak tasarlayamaz.
Sayfa 121 - *Lenin, What is to be Done? Essential Works of Lenin, New York, 1966, s.69 derleyen: Henry M. Christman
''İnsanların “üstün” ve “sıradan” olarak ayrılmasının bir hayal ürünü olduğunu bugün kabul etmek bizim için çok kolaydır. Öte yandan insan­ların eşit olması da bir mittir. İnsanlar ne anlamda birbirlerine eşittirler? Hayal gücümüz dışında gerçekten birbirimize eşit olduğumuz nesnel bir gerçeklik var mıdır? İnsanlar biyolojik olarak eşit midirler?
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.