Kuşkusuz devletin mahkemesi bu tip olayları benden daha sert değerlendiriyor; onun görevi genel ahlak kurallarını ve gelenekleri acımasızca korumaktır; bu da onun insanları affetmesini değil, yargılamasını gerektiriyor. Kaldı ki resmî kimliği olmayan ben, neden bir savcının rolünü üstleneyim ki: Ben savunmayı tercih ediyorum. İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.”
Çoğrafi iklimlerin mizacı
Coğrafi iklimler, beş kategoriye ayrılır. Dört iklimi, sıcak-kuru, sıcak-nemli, soğuk-nemli ve soğuk-kuru ik- limler ve beşinci de Ilıman iklimlerdir. Bu iklimler, ekosistemin zeminidir. Ve her birisi kendi özel mizacına sahiptir. Bu bölgelerde yaşayan insanlar ise, iklimin mizacını benimserler. Maalesef yeniçağda, gıdalar sanayileş- tiği için öz bölgesel doğasını kaybederler. Ayrıca insanların hazır gıdaları tüketimi çoğaldığı için ortaya çıkan davranışlar da birbirlerine benzemektedir. Gittikçe hazır yemekleri, bölgesel yemeklere tercih edildiği için insanların hastalıkları da bir birine benzemeye başladı. Bu nedenle hastanın ana yemek listesi ve yaşam tarzının bilinmesi ilaç kullanımı kadar, hatta ilaç kullanımından, daha önemlidir.
Reklam
İzlemenin Tercih Edildiği Bir Dünyada Yaşamak
Her şey “eğlencelik” olarak değerlendirilmekte. Kısacası, kitabın başında da vurguladığımız üzere, “kafa yorma”nın değil, “izleme”nin tercih edildiği bir dünyada yaşam, televizyon, giderek de bilgisayar ve cep telefonu ekranından yansıyan sanal bir vodvil, bizler de bu vodvilin izleyicisiyiz. Kendi “gerçek” yaşantımız ise hatırlamaya ve hatırlatılmasına katlanamadığımız bir “parantez”den ibaret hale geldi denilebilir!..
Sayfa 68
Amerikan askerlerinden çoğu savaş bittikten sonra Avrupa'da kalmıştı. Döndüklerinde kendilerine en az geldikleri yer kadar yabancı görünecek bir memleket yerine, yabancı bir ülkeyi tercih etmişlerdi. Hemingway de bu adamlardan biri olmuştu. Sıkıntısını kelimelere ve içkiye dökmüştü. Bunlardan ilki onu kurtarmaya girişirken, öbürüyse hayatının geri kalanı boyunca incelikli yıkımını hazırlamıştı.
Osmanlı'da, koynunda taşıdığı padişahın bir fermanını ya da Vezìr-i âzamin uçurdugu bir haberi menziline ulaştırmak için gece gündüz at koşturan bu ulaklar gibi cellatlar da dilsizler arasından seçilir, ya da cellat olmaya seçilmiş kişilerin sır saklaması için önceden dilleri kesilirmis. Özellikle Hirvatlardan veya çingenelerden seçilen cellatların infaz edilecek mahkûmlarin feryatlarını, çığlıklarını duyup etkilenmemeleri ya da kurbanın yalvarmasıyla merhamete gelmemeleri için sağır olanları bilhassa tercih edilirmiş.
Belki dikkat ettiniz, etrafınızdaki ağaçlar ekseriyetle söğüt ve servidir. Bahçemin ölüm ve ahiret kokusu dağıtabilmesi için bu tür ağaçları tercih ettim. Etraftan burnunuza gelen bu mezarlık kokusu işte bu yapraklardan dağılıyor. Mezarlığı hiçbir millet sizin anladığınız güzel tarzda anlayamamıştır. Frenk mezarlığı ölümün tatlı ve haşin güzelliğini bozar. Orada sanki taşları daha dik ve köşeli yapan buzlu bir hava dolaşır, sanılır ki her ölü süslü ve sağlam mezarının kapısı arkasında bencilce bir hırsla saklanmış, rahatsızlık veren ziyaretçiye saldırmaya hazırlanmış bekliyor. Hıristiyan mezarlığının ağır sükûnetinde hissedilen adeta husumettir. Halbuki sizin mezarlıklarınızın havasında her türlü maddi endişenin gerginliğinden kurtulmuş bir tebessüm dolaşır. Müslüman mezarlığında insan her ölü için durup ağlamak ister, o kadar her ölü uysal ve cana yakındır. Mezarlıklarınızı şehirlerin ortasında kurmakta da haklısınız. Bunlar öyle bahçelerdir ki ağaçlarının yetiştirdiği meyveler yaşayanların tatması gereken his ve fikir meyveleridir. Bahçeme mezarlık kokusunu yayacak ağaçlar dikmekle baharını güzle değiştirmek ve ona her mevsim için fikrin acı lezzetini vermek istedim.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.