Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Kitap çıkar çıkmaz radarıma girmişti. Geçen gün Cem Alpan da övünce zaman kaybetmeden hemen okuyuverdim. Çok akıcı ve rahat okunan bir kitap. İş hayatına girdiğim günden beri kafamı hep kurcalayan konular üzerine yazılmış, benim gibi şüpheci insanları tatmin eden bir kitap. Yıllardır iş arkadaşlarıma anlattığım şeylerin, bu kitapta yazıldığı
#johnfante #tozasor #charlesbukowski diye bir yazar bu Fante yazarına “benim tanrımdır” falan diyormuş. Neyse böyle dikkat çekici bir cümle ile başlamak istedim çünkü gerisi gayet #sütlükahve tadında kitaptır efendim.
yazar olma yolunda #18yaş ında bir gencimiz, kendine bir mekan buluyor ve kendini bu yönde bu otel odasında eğitmeye çalışıyor. Ve
#kitapyorumum
Bukowski okurken çamurlu bir yolda beyaz ayakkabılarıyla yürüyen insanoğlunu görüyorum. İnsanı baştan aşağı kirleten hayat karşısında savaşmaktan yorulmuş insanı... Her şeyi apaçık söyler yazar, tabuları yoktur, kutsalınıza dil uzatır. Cesaret ister bu kitabı yarıda bırakmadan okumak bence. Çünkü küçük bir çocuğun hayatı elbirliği ile nasıl mahvedilir bunu görürüz. Banyoda babası tarafından yok yere defalarca dövülür Henry ve sorar annesine: Neden mani olmadın!!! (İşte bu can alıcı kısımlardan biriydi benim için)
Her şeye isyan edip duruyorsun, hayatla nasıl baş edeceksin diye sorar bi yerde yazar. Cevabı veremez Henry, etrafına bakınırdurur. Ne annesi ne babası ne sığındığı içki ne okuduğu üniversite hiçbiri anlam katmaz onun yaşamına. Amaçsız yaşayan insanı sembolize eden Henry, savaş gerçeğiyle biraz uyanır gibi olur ve orda kitap biter. Sonunu siz düşünün der gibi yapar Bukowski ve çeker gider.
Yazarın bol küfürlü üslubu, değindiği konular artı on sekiz yaş sınırı getiriyor okuyucuya. Fakat natüralizmi doruklarda hissettirmesi bakımından okunmalı, tavsiye ederim.
#johnfante #tozasor #charlesbukowski diye bir yazar bu Fante yazarına “benim tanrımdır” falan diyormuş. Neyse böyle dikkat çekici bir cümle ile başlamak istedim çünkü gerisi gayet #sütlükahve tadında kitaptır efendim.
yazar olma yolunda #18yaş ında bir gencimiz, kendine bir mekan buluyor ve kendini bu yönde bu otel odasında eğitmeye çalışıyor. Ve
bütün insanların yaşadığını tahmin ettiğim, parayla, aşkla, arkadaşla, kitapla veya başka bir şeyle doldurulamayan bir boşluk, eksiklik, "böyle olmamalıydı" hissi oldu bende hep. bukowski'nin
"hiç bir şey olması gerektiği gibi değil
ne dinlediğimiz bütün müzikler
ne yaşadığımız bütün yaşamlar
ne öldüğümüz bütün ölümler
Arayanlar İçin Açıklamalı Bilgelik
Frederic Lenoir uzun yıllar dünyayı gezip farklı tecrübelerii edinmiş, kendi deyimiyle hayatının anlamını aramış, bilgelik yolunda ilerlemiş bir entelektüel.
《》
Bu dünyaya sadece yemek yemeye, uyumaya, üremeye, mutlu olmaya, arzularımızın peşinden koşmaya mı geldik? Varoluşumuza bir anlam atfetmek zorunda mıyız? Öyleyse bu anlamı kendi içimizde
Arayanlar İçin Açıklamalı BilgelikFrederic Lenoir · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020242 okunma
Kitaba başlamadan önce okumayı düşündüğüm iki kitap vardı. (Jack Kerouac - Yolda, John Fante - Toza Sor)
Tercihimi bu kitaptan yana kullandım ve bundan memnunum iki gün içerisinde bitirmiş oldum.
İlk olarak Bukowski'nin kendi tanrısı olarak nitelendirdiği John Fante cok güzel bir başyapıt koymuş ortaya belki de yeraltı edebiyatı için mihenk taşı denebilir.
Kitaptaki ana karakterimiz kitap yazmaya, öykülerini dergilerde yayınlatmaya çalışan saygıdeğmez yazarımız Arturo Bandini.
Knut Hamsun - Açlık kitabındakine benzer şekilde yaşam gereksinimlerini sürdürebilmek için bir yoksulluk bir varlık arasında uçurum gibi bir düşüp bir çıkan bir karakter çıkıyor karşımıza.
Camilla Lopez adındaki bir garson ile itişmeli kakışmalı ilişkileri başlıyor. Ne yazık ki Camilla da Arturo kadar dişlidir birbirlerine ters cevaplar verir ters davranırlar ve Camilla'nın zaten kendimi kaptırmış olduğu Barmen Sammy vardır.
Uyuşturucu, alkol, kahve ve türevlerinin yoğun şekilde kullanıldığı Camilla ile Arturo arasında ve Arturo ile basılacak kitapları arasındaki olaylar neticesinde kitabımız buruk bir şekilde kar beyaz rengindeki köpeğimizin kaybolması ile son buluyor.
Kütüphanesinde bulunduranların geciktirmeden okumasını tavsiye ederim..
Charles Bukowski'nin "O benim Tanrı’m" dediği, 'Sadeliğin Efendisi' sayılan John Fante. Yazarla ilk olarak Üzümün Kardeşliği kitabıyla tanışmış ve övüldüğü kadar olmadığı, abartıldığı kanısına varmıştım. Sonra 1933 Berbat Bir Yıldı adında bir kitabının daha bende olduğunu ve okumadığımı hatırladım. Elime alırken, dün bitirdiğim
Charles Bukowski.. Ben biraz kitaptan çok yazar hakkında yazacağım. Kitap hakkında söylenecek pek bir şey bulamadım açıkçası.
Bu adam bence okuması sakıncalı birisi. Hayattan nefret etmeyi promote ediyor insanlara. "Ne sakıncası var?" diyebilirsiniz, "böyle düşünüyorsan okuma" -aynen öyle yapmayı düşünüyorum zaten-
Kısaca özetlemek gerekirse bu kitap benim kafamda yağmurlu, depresif bir günün ardından akşam üzeri havanın sakinleşip güneşin turuncu-sarı renkleriyle ufuk çizgisinde güzel bir görüntü oluşturmasını canlandırdı.Bu yağmurlu ya da günbatımı ruh hali Bukowski okurken de kafamda canlanırdı.Dolayısıyla Buko'nun kitaplarından keşfedip okumaya başladığım John Fante kitaplarını da okurken kafamda böyle şeyler canlandırmam beni pek de şaşırtmadı açıkçası.Kitabın içeriğine gelecek olursak, Toza Sor ve tahminimce yazarın diğer eserlerinde de konu aldığı Arturo Bandini ve ailesi anlatılıyor kitapta.Babası fakir göçmen bir İtalyan, annesi ise oldukça inançlı bir Katolik..Bunu takıntılı bir şekilde en umutsuz olduğu anlarda dua tespihine sarılması ve Arturo ve diğer iki kardeşinin katolik okulunda okumasından anlıyoruz..Aile feci şekilde fakir, bir sonraki günü zar zor çıkarıyorlar.Özellikle annenin veresiye almak için civardaki bakkala gidişi ve babanın daha refah bir hayat ile bu zorlu aile arasındaki seçimi mükemmel şekilde tasvir edilmiş.Kitabın dili kesinlikle çok ağır değil ve gayet akıcı bir olay döngüsüne sahip..Ara ara aile, anne, baba, arasında geçişler gerçekleşirken bazen de küçük Arturo'nun maceralarını okuyoruz.Kitap ve yazar Pulp akımı içerisinde olduğundan bana kalırsa bu, kitabı mükemmel bir *yol kitabı yapıyor..Uzun ya da kısa yolculuklarınız arasında okuyabileceğiniz ve muhtemelen bitirmeye yakın içinizi ısıtacak bir kitap olduğunu düşünüyorum.Kitap ile kalın...
*(yolda okunan)
Bukowski'nin her eserinde; gerek öykülerinde gerekse de romanlarında kendisidir anlattığı kişi. Bazen açıkca, gizlemeden belli eder kendini eserlerinde, bazen de Chinaski olur bir anda. Bu açıdan, Büyük Zen Düğünü'nü Bukowski'nin bizlere yine kendinden kesitler sunduğu bir öykü eseri olarak nitelendirebilirim. Düşündüm de... Aslında bahsini
