MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Gençlik sabaha uysun, siz çevrenizde, evlatlarım, leylaklar,bülbüller olsun, yaşamınız güneş dolu bir çimenlik olsun, gökyüzünün bütün sevinçleri ruhunuza dolsun.
Gün ağarmasıyla başlayan senfoni orkestrası... Orkestra şefi Güneş, gökyüzünü aydınlattıkça orkestranın katılımcıları çoğalıyor. Ta ki ortalık aydınlanıncaya kadar... Kemanda bülbüller, trombonda kazlar, klarnette kargalar, ritim gitar da kumrular, davul ve bateride köpekler, solo gitarda horozlar, orgda kurbağalar... Tanrı'nın orkestrası! Basların, tizlerin mükemmel geçişlerle başarıldığı bambaşka bir müzik kültürü. Beethoven, Mozart, bu orkestradan çok gerilerde. Önce kurşuni,sonra beyazlaşan ve sonunda güneşin doğuşuyla mavileşen gökyüzü... Gün ağarmasıyla sazların üzerindeki sis yorganı,soyunan seksi birkaç kadın gibi açılmaya başlıyor. Gün doğumuyla orkestranın ağırdan sunduğu senfoninin azalmasını ve bitirilmesini umursamayan nehir, tüm berraklığı ile Güneş'in orkestra şefliğini kabullenmeden kendince akıyor... Hep akıyor...
"Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. Insanların bahçesindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvarlanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. Işte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır."
İslam'ın her milletten insana kucak açan ve komşusuna iyi davranan anlayışı ile Romalılardan Bizans'a oradan Avrupa'ya miras kalmış bir düşmanlığı besleyen ve komşularına iyi davranmayı artık önemsemeyen Hristiyanlık arasında bırakınız kargaların bülbül olmasına, nice bülbüller kargaya döneceklerdir. Hristiyanlık artık Hz. İsa'nın vahiyle getirdiği din değilde avrupalı milletlerin kendi çıkarlarına uydurdukları bir buyruktur.