Gökyüzüne bak ve denize, dağlara bir de. Yavaşla biraz. Bulutları dinle, yapraklara anlat, dalgalarla dertleş. Yağmur yağarken ellerini iki yana aç, başını göğe tut, bir şiir oku.
Sayfa 156
A’raf Sûresi: 1-206
1-) Eliif, Lââm, Miiim, Saaad. 2-) Sana inzâl edilen bu Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi (Kitap), Onunla, (iman etmeyenleri) uyarman ve iman edenlere (neye - nasıl iman edip, neleri yapmaları konusunda) öğüt vermen içindir... Artık içinde, bundan dolayı bir sıkıntı olmasın. 3-) Rabbinizden size inzâl olunana tâbi olun... Rabbinizin dûnunda velîlere
Reklam
'Olmak' için olması gerekenler-7
Gökyüzüne bak ve denize, dağlara bir de. Yavaşla biraz. Bulutları dinle, yapraklara anlat, dalgalarla dertleş. Yağmur yağarken ellerini iki yana aç, başını göğe tut, bir şiir oku. Kar yağarken de vaziyet aynı, şiir üç olacak.
Sayfa 156
“Evet, aklımı başıma toplamalı ve enine boyuna düşünmeliyim, –diye geçirdi içinden. Böceğe engel olmaması için keçiayağı yaprağını geri çekerek ve böceğin üzerinden geçmesi için başka bir otu eğerek,– Her şey en başa döndü, –dedi kendi kendine.– Beni sevindiren nedir? Ne keşfettim? Eskiden benim vücudumda, şu otun ve şu böceğin (bak işte öbür otu istemedi, kanatlarını açtı ve uçtu) vücudunda fiziksel, kimyasal, fizyolojik yasalara göre bir madde alışverişi olduğunu söylerdim. Ama kavaklarla, bulutlarla, parça parça sislerle birlikte hepimizde bir gelişme oluyor. Gelişme nereden geliyor, nereye doğru gidiyor? Sonsuz bir gelişme ve mücadele mi?.. Sonsuzlukta bir yön, bir mücadele olabilir mi sanki? Ve en çok bu yolda kafa yorduğum halde hayatın anlamını, heyecanlarımın ve isteklerimin anlamını yine de kavrayamadığım için hayret ederdim. Oysa içimdeki heyecanların anlamı, hep onlara uygun yaşayacak ve bir köylü bana Tanrı için, ruhun için yaşamalı dediğinde şaşıracak ve sevinecek kadar açıkmış. Ben hiçbir şey keşfetmedim. Yalnızca neyi bildiğimi öğrendim. Hayatın bana sadece geçmişte değil, şimdi de verdiği gücü anladım. Aldatmacadan kurtuldum, efendimi tanıdım.”
Sayfa 1899 - Pdf
KAYIK
Bak, karşıdan dağınık bulutlar geliyor. Çiçek açmış bir erik dalı gibi minimini ve birbirine sokulmuş bulut parçacıkları… Biraz sonra daha çok yaklaşarak ayla çapkınca bir oyuna girişecekler… Bu bulutları üstümüze doğru sürükleyen rüzgarı gözünüzle görmüyor musunuz? Ben görüyorum, bize doğru geldiğini,bizi de şimdi yerimizden alarak uçurmaya başlayacağını sanıyorum. Aynen sizinle ilk konuştuğumuz akşamdaki gibi hafifim.. Her şey bana başka türlü görünüyor; size de öyle değil mi?Her şey bizim ruhumuza tabi. Demin korkunç görün nasıl sulara bakın, nasıl insanı çeken bir yüz almışlar. Ürkmek şöyle dursun, derhal bunlara gömülmek istiyorum. Suların dibine doğru yapılacak bir seyahatin bana, çocukluğumdan beri muhayyilemi dolduran harikalı dünyalardan birini göstereceğini zannediyorum. Aşağıya doğru tatlı bir süzülüşle kayarken tesadüf edeceğim şekilsiz ve yumuşak mahlukları, yeni doğmuş bir kuzuya dokunur gibi, ihtimamla okşayacağımı, irili ufaklı balıklarla göz göze gelip gülüşeceğimizi ve dipteki yosunları kadın saçları, taş ve kumları mücevher taneleri gibi avuçlarımda tutacağımı biliyorum. Niçin bu sözlerime gülmüyorsunuz? Benden hiç korkmuyor musunuz? Halbuki omuzları üzerinde benimki kadar hummalı bir baş taşıyan insanlardan korkulmalıdır…. Onlar dünyanın en fena ve en iyi mahluklarıdır.
Sayfa 94
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Reklam
172 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.