Yirminci yüzyılın birinci yarısı, büyük bilimsel bu­luşların, devrimlerin, muazzam sosyal değişimlerin ve iki dünya savaşının olduğu bir dönem olarak geçecektir. Ancak yirminci yüzyılın birinci yarısı insanlık tarihi­ne Yahudi halkının çok büyük katmanlarının sosyal ku­ramlara ve ırk kuramlarına dayanarak toptan yok edildi­ği bir dönem olarak girecektir. Yaşadığımız dönem bu konuda anlaşılır bir alçakgönüllülükle susmaktadır. Boyun eğmek, insan tabiatının bu dönemde ortaya çıkan en şaşırtıcı özelliklerinden biri olmuştur. idam ye­rine uzanan çok uzun sıraların oluştuğu ve kurbanların sırayı bizzat düzene soktukları durumlar olmuştur. Sa­bahtan gecenin geç vaktine dek, uzun ve sıcak bir gün boyunca idamın beklendiği ve bunu bilen annelerin temkinli davranarak çocukları için yanlarına şişelerle su ve ekmek aldıkları durumlar olmuştur. Milyonlarca suç­suz insan, yakında tutuklanacağını hissederek çamaşırla­rını ve havlusunu paketleyip önceden hazır etmiş, yakın­larıyla önceden vedalaşmıştır. Milyonlar sadece inşa et­mekle kalmayıp aynı zamanda kendilerinin koruduğu çok büyük kamplarda yaşamıştır.
Sayfa 293
"Bize nasılsın diye teşekkür etmemiz icap etti, kapıyı açana, bize hediye getirene, trafikte yol verene, bir bardak çay getirene teşekkür ettik. Nezaket kuralları bunu gerektiriyordu, öğrendik ve uyguladık. Bu arada gökyüzünü, güneşi, çocukları, bulutları, kuşları, soframıza ekmeği, bardakta çayı, bahçeye çiçeği, içimize ısınacak kalbi verene teşekkür etmeyi unuttuk ,erteledik, yaşlanmayı bekledik."
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
"Biz bu güneş ülkesinin çocukları Güneşi bulutların ötesinde bırakan."
Epub
Doğa çocuklara bu dünyada yalnız olmadıklarını, başka gerçekliklerin ve boyutların var olduğu anlayışını, bu bilinci kazandırır.
Sayfa 347Kitabı okudu
Batıda gökteki mor bulutların ardında Güneş ufkun altına iniveriyor. Bahçemin köhne kapısında serçeler ötüşüyor; Bir yabancı binlerce kilometre öteden evine dönüyor. Karım ve çocuklarım inanmıyor hayatta olduğuma; Şaşkınlıkları geçiyor ama gözyaşları dinmiyor. Büyük sıkıntılar yaşanmıştı, oraya buraya savrulmuştum, Ve bahtımın eseriydi hayatta kalmam. Duvarın üzerine komşular doluşmuş, İç çekiyorlar, kesik kesik ağlıyorlar. Gece geç saatlerde yeni bir mum yakıyoruz Bir düşteymiş gibi görünüyor herkes.
Senin Korkularını Benim İnceliğimi
Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
412 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.