Tam da Türk insanına göre bir yazım olmuş. Biz milletçe meraklıyızdır. Bu kitapta da çok güzel öyküler var. Öykümüz "Giriş" kısmında araştırmalar yapan Profesör Giles MacFarlane önderliğinde başlıyor. 1896 yılına gelindiğinde yapılan kazılar neticesinde Nihon Ja ziyaretinden sonrası bilinmeyen dönemin sadece efsanelerden ibaret olmasına
"Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir." Kitabın ilk sayfasında böyle bir cümle yer alması bile içinde barındırdığı güzelliği anlatmaya yeter bence. Sizler kaderinizi değiştiren kitapları hatırlar mısınız,bilmem. Ben hatırlamıyorum. Ama iki kitap var ki hiç unutamıyorum. Kaderimi değiştirdikleri için değil. Kaderimi
Yazarın diğer kitabini okudum. Bunu da okumayi cok istiyorum. Cok merak ediyorum gercekten. Diger kitap gibi basarili bir kitap oldugunu saniyorum. Umarım öyledir...
Bir gün içinde iki romanı da okumuş olmasına şaştım doğrusu, bunu da söyledim.
"Okumak derken..."
"O kitapları demek istiyorum, onlardan birini bile bir günde okuyamaz insan."
"Onca sayfa okunur mu hiç ya? Özetlerine baktım."
Bunları söylerken kucağındaki iPad'i işaret ediyordu. O zaman hayatı, aşkı, ölümü, felsefeyi, edebiyatı 140 karakterlik tweet'lerle ifade eden bir kuşakla konuştuğumu daha derinden kavradım. Aramızdaki uçurum kapanamayacak cinstendi.
Kitabı nihayet bitirdim. Çok büyük bir eser olmasına rağmen bende yarattığı izlenimler pek iç açıcı olmadı. Bunun sebebi büyük ölçüde yayınevine aitti (çünkü rastgele yayınevine bakmadan almıştım ve sonra pek iyi bir yayın olmadığını anladım). Kitapta çeviri açısından kötü bir izlenim yaratılmış olmasa da sık sık rastlanan imla hataları insanı
Kargalar Meclisi - Sahte Krallık ikilisini ne kadar çok sevdiğimi artık bilmeyen kalmadı. Bu kitabı tam otuz altı günde bitirdim. Otuz altı koca gün! Yani anlayacağınız bitmemesi için harbiden büyük bir çaba sarf ettim ama her güzel şeyin olduğu gibi de bu iki güzel kitabın da bir sonu var, şimdilik.
Öncelikle kitaba, Kargalar Meclisi'nden
Bir insanı öldürmedim ben, bir prensibi öldürdüm! Prensibi öldürmesine öldürdüm ama, onu aşıp öte yana geçmedim, bu yanda kaldım gene... Ancak öldürebildim. Ne var ki, anlaşılan onu da yapamadım... Prensip mi? Ne diye sosyalistlere küfrediyordu şu salak Razumihin? Çalışkan, ticareti seven insanlardır onlar. "Genel mutluluk" için
Görüyorsunuz ya, başka şey yazamıyorum bugün. Bence bundan daha önemli bir şey de yok. Yarın başka şeylerden söz açarım, defter için teşekkürü de yarına bırakıyorum: dokundu bana, utandırdı beni, ama sevindirdi de. Durun, bir şey daha demek istiyorum size: Çevirilerime bir saniyelik uykunuzu verecek olursanız, bunu kendim için bir ilenç sayarım. Günün birinde bu işten yargılanmak gerekirse, çok neden aramaya kalkışmadan; uykusuzluğu onun yüzündendi diyecekler, suçlandıracaklar beni haklı olarak. Yapmayın derken, kendimi düşünüyorum, kendim için yalvarmış oluyorum.
Sizin Franz K